پرتو حق است آن معشوق نیست ** خالق است آن گوییا مخلوق نیست
Kadın, Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değildir!
تسلیم کردن مرد خود را به آن چه التماس زن بود از طلب معیشت و آن اعتراض زن را اشارت حق دانستن: بنزد عقل هر دانندهای هست که با گردنده گردانندهای هست
O adamın kendisini karısına teslim etmesi, kadının istek ve itirazını Hakk’ın emri bilmesi… Dönen bir şeyi bir döndürenin bulunduğu, her bilene göre alken sabittir
مرد ز آن گفتن پشیمان شد چنان ** کز عوانی ساعت مردن عوان
Avamdan olan birisinin ölüm anında avamlıktan pişman olması gibi o bedevî de söylediğine pişman oldu.
گفت خصم جان جان چون آمدم ** بر سر جان من لگدها چون زدم
“Canımın canına nasıl oldu da düşman kesildim; canımın başına nasıl oldu da tekmeler savurdum?” dedi.
چون قضا آید فرو پوشد بصر ** تا نداند عقل ما پا را ز سر2440
Aklımız baştan ayağı fark etmesin diye kaza geldi mi, gözümüzü örtüyor.
چون قضا بگذشت خود را میخورد ** پرده بدریده گریبان میدرد
Kaza geçince, insan kendisini yemeğe başlar. Perdesi yırtılan, sırrı meydana çıkan, yakasını yırtar.
مرد گفت ای زن پشیمان میشوم ** گر بدم کافر مسلمان میشوم
Bedevî dedi ki: “Ey kadın, pişman oluyorum. Kâfir olmuşsam bile müslüman olmaktayım.
من گنهکارم توام رحمی بکن ** بر مکن یک بارگیم از بیخ و بن
Sana karşı suçluyum bana acı; beni kökümden, dibimden kâmilen söküp atma!”
کافر پیر ار پشیمان میشود ** چون که عذر آرد مسلمان میشود
İhtiyar kâfir, pişman olursa özür getirmeye başlar ve müslüman olur.
حضرت پر رحمت است و پر کرم ** عاشق او هم وجود و هم عدم2445
Tanrı tapusu, rahmet ve keremlerle dopdoludur. Varlık da ona âşık yokluk da.
کفر و ایمان عاشق آن کبریا ** مس و نقره بندهی آن کیمیا
Küfür de o ululuk sahibi Tanrı’ya âşıktır, iman da; bakır da o kimyanın kuludur, gümüş de!
در بیان آن که موسی و فرعون هر دو مسخر مشیتاند چنان که زهر و پادزهر و ظلمات و نور و مناجات کردن فرعون به خلوت تا ناموس نشکند
Zehirle panzehir, zulmetle nur nasıl Tanrı dileğine müsahharsa Mûsâ ve Firavun da Tanrı dileğine müsahhardır. Firavun’un, şerefine halel gelmemesi için Tanrı’ya yalnızca münacatı