-
سرکشی از بندگان ذو الجلال ** دان که دارند از وجود تو ملال
- Ululuk sahibi Tanrının kullarından, velîlerden baş çeker, uzaklaşırsan bil ki onlar senden hoşlanmıyorlar, onlar seni istemiyorlar.
-
کهربا دارند چون پیدا کنند ** کاه هستی ترا شیدا کنند
- Onların kehlibarları vardır, meydana çıkarırlarsa senin saman çöpü gibi olan varlığını deliye döndürür, kendilerine çekerler.
-
کهربای خویش چون پنهان کنند ** زود تسلیم ترا طغیان کنند
- Kehlibarlarını saklarlarsa derhal seni azgınlığa teslim ederler.
-
آن چنان که مرتبهی حیوانی است ** کاو اسیر و سغبهی انسانی است
- Hayvanlık mertebesi nasıl insanlığa esir ve mağlûpsa.
-
مرتبهی انسان به دست اولیا ** سغبه چون حیوان شناسش ای کیا 2495
- İnsan mertebesinin de Tanrı velîlerinin elinde hayvan gibi mağlûp olduğunu anla ey yoksul!
-
بندهی خود خواند احمد در رشاد ** جمله عالم را بخوان قل یا عباد
- Ahmed, irşadederken halka “Kullarım” dedi. Tanrı bütün âlemi “ Kul yâ ibâdî” diye çağır” buyurdu.
-
عقل تو همچون شتربان تو شتر ** میکشاند هر طرف در حکم مر
- Senin aklın deveciye benzer, sen de devesin, Akıl, seni, ister istemez hükmünce çekip durmaktadır.
-
عقل عقلند اولیا و عقلها ** بر مثال اشتران تا انتها
- Velîler, akılların aklıdır. Akıllar da ta en sonuncusuna kadar develere benzer.
-
اندر ایشان بنگر آخر ز اعتبار ** یک قلاووز است جان صد هزار
- Onlara ibretle bak: bir kılavuz, yüz binlerce can!
-
چه قلاووز و چه اشیربان بیاب ** دیدهای کان دیده بیند آفتاب 2500
- Ne kılavuzu ne deveciyi! Sen, güneşi gören gözü bul da sonra bak!