-
عقل او میگفت کین گریه ز چیست ** بر چنان افسوسیان شاید گریست
- O ağlarken aklı diyordu ki: “Bu ağlama neden? Seninle eğlenen o çeşit bir kavme ağlamak reva mı?
-
بر چه میگریی بگو بر فعلشان ** بر سپاه کینه توز بدنشان
- Neye ağlıyorsun, söyle. Yaptıkları işlere mi? O gidişleri kötü kin askerine mi?
-
بر دل تاریک پر زنگارشان ** بر زبان زهر همچون مارشان
- Onların paslı karanlık gönüllerine mi, yılan gibi zehirli dillerine mi?
-
بر دم و دندان سگسارانهشان ** بر دهان و چشم کژدم خانهشان
- Onların Segsar’larınkine benzeyen nefes ve dişlerine mi? Akrep yatağı olan ağız ve gözlerine mi?
-
بر ستیز و تسخر و افسوسشان ** شکر کن چون کرد حق محبوسشان 2565
- İnatlarına mı, alaylarına mı, kınamalarına mı? Şükret; bak, Tanrı onları nasıl hapsetti, helâk eyledi!
-
دستشان کژ پایشان کژ چشم کژ ** مهرشان کژ صلحشان کژ خشم کژ
- Elleri eğri, ayakları eğri, gözleri eğri, bakışları eğri, savaşları eğri, öfkeleri eğri...
-
از پی تقلید و معقولات نقل ** پا نهاده بر جمال پیر عقل
- Onlar, geçmişleri taklit edip naklettikleri reylere uyduklarından bu akıl pîrinin başına ayak bastılar.
-
پیر خر نی جمله گشته پیر خر ** از ریای چشم و گوش همدگر
- Birbirlerine görünmek ve duyulmak kaygısı ile hür ihtiyar olmadılar, kart eşek oldular.
-
از بهشت آورد یزدان بردگان ** تا نمایدشان سقر پروردگان
- Tanrı cehennemlikleri göstermek üzere dünyaya cennetten kullar getirdi...”
-
در معنی آن که مرج البحرين يلتقیان بينهما برزخ لا يبغیان
- Tanrı iki deniz yarattı,birbirlerine kavuştukları halde aralarında bir perde vardır,birbirlerine karışmazlar“ âyetlerinin mânası
-
اهل نار و خلد را بین هم دکان ** در میانشان برزخ لا یبغیان 2570
- Cehennemlikler, cennetlikler bir dükkânda otururlar. Aralarında bir perde vardır, birbirlerine karışmazlar.