-
حلم ایشان کف بحر حلم ماست ** کف رود آید ولی دریا به جاست
- O babaların, o anaların hilmi, şefkati, bizim hilim ve şefkat denizimizin köpüğüdür. Köpük gider gelir ama deniz bâkidir dedi.”
-
خود چه گویم پیش آن در این صدف ** نیست الا کف کف کف کف
- Hayır, ne dedim? O inciye karşı bu sedef, köpük değil, köpüğünün köpüğüdür.
-
حق آن کف حق آن دریای صاف ** که امتحانی نیست این گفت و نه لاف
- İşte o köpük hakkı için, o sâf deniz hakkı için bu söz bir sınama, bir lâf değil.
-
از سر مهر و صفاء است و خضوع ** حق آن کس که بدو دارم رجوع
- Sevgiden, vefadan, boyun büküp teslim olmadan ileri gelmiştir. Huzuruna varacağım Tanrı hakkı için.
-
گر به پیشت امتحان است این هوس ** امتحان را امتحان کن یک نفس 2680
- Bu hevesim, sence sınamadan ibaretse bu sınamamı sına.
-
سر مپوشان تا پدید آید سرم ** امر کن تو هر چه بر وی قادرم
- Sırrını saklama ki sırrım meydana çıksın. Elimden geleni; gücümün yettiğini buyur!
-
دل مپوشان تا پدید آید دلم ** تا قبول آرم هر آن چه قابلم
- Gönlündekini benden gizleme de benim gönlümdeki de ortaya çıksın bu suretle ne yapabileceksem kabul edeyim.
-
چون کنم در دست من چه چاره است ** در نگر تا جان من چه کاره است
- Fakat nasıl edeyim; elimde ne çare var? Bir bak hele, canım ne işe yarar ki?
-
تعیین کردن زن طریق طلب روزی کدخدای خود را و قبول کردن او
- Kadının kocasına rızık isteme yolunu göstermesi, onun da kabul etmesi
-
گفت زن یک آفتابی تافته ست ** عالمی زو روشنایی یافته ست
- Kadın dedi ki:”Bir güneş doğmuş, bütün cihan ondan aydınlanmıştır.
-
نایب رحمان خلیفهی کردگار ** شهر بغداد است از وی چون بهار 2685
- O Tanrı vekili, Tanrı halifesidir. Bağdat şehri, onun yüzünden bahar gibidir.