-
این زمین پاک و ان شوره ست و بد ** این فرشتهی پاک و ان دیو است و دد
- Bu temiz yerdir, o çorak ve pis yer. Bu temiz melektir o şeytan ve canavar!
-
هر دو صورت گر بهم ماند رواست ** آب تلخ و آب شیرین را صفاست 275
- Her iki suretin birbirine benzemesi caizdir, acı su da, tatlı su da berraktır.
-
جز که صاحب ذوق کی شناسد بیاب ** او شناسد آب خوش از شوره آب
- Zevk sahibinden başka kim anlayabilir? Onu bul! Tatlı su ile acı suyun farkını işte o anlar.
-
سحر را با معجزه کرده قیاس ** هر دو را بر مکر پندارد اساس
- (Zevk sahibi olmayan) sihri, mucizeyle mukayese ederek her ikisinin de esası hiledir sanır.
-
ساحران موسی از استیزه را ** بر گرفته چون عصای او عصا
- Mûsâ ile savaşan sihirbazlar, inatlarından ellerine onun asâsı gibi asâ aldılar.
-
زین عصا تا آن عصا فرقی است ژرف ** زین عمل تا آن عمل راهی شگرف
- Bu asâ ile o asâ arasında çok fark var, bu işle o işin arasında pek büyük bir yol var.
-
لعنة الله این عمل را در قفا ** رحمه الله آن عمل را در وفا 280
- Bu işin ardında Tanrı lâneti var, o işe karşılık da vade vefa olarak Tanrı rahmeti var.
-
کافران اندر مری بوزینه طبع ** آفتی آمد درون سینه طبع
- Kâfirler inatlaşmada maymun tabiatlıdırlar. Tabiat, içte, gönülde bir afettir.
-
هر چه مردم میکند بوزینه هم ** آن کند کز مرد بیند دمبهدم
- İnsan ne yaparsa maymunda yapar; maymun her zaman insandan gördüğünü yapıp durur.
-
او گمان برده که من کژدم چو او ** فرق را کی داند آن استیزه رو
- O, “Bende onun gibi yaptım” sanır. O inatçı mahlûk aradaki farkı nereden bilecek?