-
گر توهم میکند او عشق ذات ** ذات نبود وهم اسما و صفات
- Tanrının zatına âşık olduğunu vehmetse bile sevdiği zat değildir; vehmi, esma ve sıfâtın verdiği vehimdir.
-
وهم مخلوق است و مولود آمده ست ** حق نزاییده ست او لم یولد است
- Vehim; vasıflardan, hadlerden doğar. Hak ise doğmamıştır, doğurmaz.
-
عاشق تصویر و وهم خویشتن ** کی بود از عاشقان ذو المنن
- Kendi tasvir ettiği şeye, kendi vehmine aşık olan kişi, nereden nimet ve ihsan sahibi Tanrı âşıklarından olacak?
-
عاشق آن وهم اگر صادق بود ** آن مجاز او حقیقت کش شود 2760
- O vehme âşık olan, doğrucuysa mecazi sevgisi, kendisini nihayet hakikate çeker, götürür.
-
شرح میخواهد بیان این سخن ** لیک میترسم ز افهام کهن
- Bu sözü iyice anlatmak, açmak lâzım; fakat eski düşüncelilerden, onların köhne anlayışlarından korkuyorum.
-
فهمهای کهنهی کوته نظر ** صد خیال بد در آرد در فکر
- Kısa görüşlü köhne anlayışlar, fikre yüz türlü kötü hayaller getirirler.
-
بر سماع راست هر کس چیر نیست ** لقمهی هر مرغکی انجیر نیست
- Herkesin doğru işitmeye kudreti yoktur. Her kuşcağız, bir inciri bütün olarak yutamaz.
-
خاصه مرغی مردهای پوسیدهای ** پر خیالی اعمیی بیدیدهای
- Hele ölmüş, çürümüş, hayallere dalmış kör bir kuş olursa...
-
نقش ماهی را چه دریا و چه خاک ** رنگ هندو را چه صابون و چه زاک 2765
- Balık resmine ister deniz olmuş, ister toprak. Kara yüzlüye ha sabun, ha kara boya!
-
نقش اگر غمگین نگاری بر ورق ** او ندارد از غم و شادی سبق
- Kâğıda gamlı bir adam resmi yaparsan o resmin ne gamla alışverişi vardır, ne neşeyle.