ای که یک دیدارتان دیدارها ** ای نثار دینتان دینارها
Sizi bir kerecik görmek, sizinle bir kerecik buluşmak, yüzlerce kişileri görmeye, yüzlerce güzellerle buluşmaya bedeldir. Sizi görmek için mal, mülk, servet... hepsi feda olsun!
ای همه ینظر بنور الله شده ** از بر حق بهر بخشش آمده2780
Ey Tanrı nuruyla bakanlar, bu dereceye erişmiş olanlar, padişahlar padişahının ahlâkıyla ahlâklanmış kişiler!
تا زنید آن کیمیاهای نظر ** بر سر مسهای اشخاص بشر
Kimya gibi olan bakışı nızla bakıra benzer insanlara bakar, onları altın haline getirirsiniz.
من غریبم از بیابان آمدم ** بر امید لطف سلطان آمدم
Ben garibim, padişahın lûtfunu umarak çöllerden geldim.
بوی لطف او بیابانها گرفت ** ذرههای ریگ هم جانها گرفت
Onun lûtfunun kokusu çölleri tuttu, kum zerrelerini kapladı, o zerreler bile lûtfiyle canlandı.
تا بدین جا بهر دینار آمدم ** چون رسیدم مست دیدار آمدم
Buralara kadar paraya kavuşmak için gelmiştim, fakat ulaşınca sizin yüzünüzden sarhoş oldum.
بهر نان شخصی سوی نانوا دوید ** داد جان چون حسن نانوا را بدید2785
Birisi, ekmek almak için ekmekçi dükkânına koştu, fakat ekmekçinin güzelliğini görünce canını verdi.
بهر فرجه شد یکی تا گلستان ** فرجهی او شد جمال باغبان
Birisi, gezip eğlenmek üzere gül bahçesine gitti, bahçıvanın yüzü teferrüç yeri oldu.
همچو اعرابی که آب از چه کشید ** آب حیوان از رخ یوسف چشید
Kuyudan su çekerken Yusuf’un yüzünden âbıhayat içen bedevi gibi...
رفت موسی کاتش آرد او به دست ** آتشی دید او که از آتش برست
Mûsâ ateş elde etmek için gitti, öyle bir ateş gördü ki ateşten vazgeçti.