-
بهر فرجه شد یکی تا گلستان ** فرجهی او شد جمال باغبان
- Birisi, gezip eğlenmek üzere gül bahçesine gitti, bahçıvanın yüzü teferrüç yeri oldu.
-
همچو اعرابی که آب از چه کشید ** آب حیوان از رخ یوسف چشید
- Kuyudan su çekerken Yusuf’un yüzünden âbıhayat içen bedevi gibi...
-
رفت موسی کاتش آرد او به دست ** آتشی دید او که از آتش برست
- Mûsâ ateş elde etmek için gitti, öyle bir ateş gördü ki ateşten vazgeçti.
-
جست عیسی تا رهد از دشمنان ** بردش آن جستن به چارم آسمان
- İsa düşmanlardan kurtulmak için kaçtı. O kaçış, onu dördüncü kat göğe kadar çıkardı.
-
دام آدم خوشهی گندم شده ** تا وجودش خوشهی مردم شده 2790
- Buğday başağı, Âdemin tuzağı oldu da bu suretle varlığı, insanlara başak oldu; bütün insanlar ondan var oldu.
-
باز آید سوی دام از بهر خور ** ساعد شه یابد و اقبال و فر
- Doğan kuşu, karnını doyurmak üzere tuzağa tutulur, fakat bu yüzden devlet ve kuvvet bulur, padişahın kolu, durağı olur.
-
طفل شد مکتب پی کسب هنر ** بر امید مرغ با لطف پدر
- Çocuk, babası lûtfedecek, kendisine kuş alacak ümidiyle, fakat hakikatte hüner sahibi olmak için mektebe gider.
-
پس ز مکتب آن یکی صدری شده ** ماهگانه داده و بدری شده
- Mektepten çıkınca yücelir, en yüksek mevkiye sahip olur. Hocaya aylık verirken âlemi aydınlatan bir bedir haline gelir.
-
آمده عباس حرب از بهر کین ** بهر قمع احمد و استیز دین
- Abbas, kin güderek eski dinin öcünü almak ve Ahmed’i ortadan kaldırmak üzere harp etmeye gelmişti.
-
گشته دین را تا قیامت پشت و رو ** در خلافت او و فرزندان او 2795
- Öyle olduğu halde o ve evlâtları, hilâfet makamında kıyamete dek dine arka oldular, o makama şeref verdiler.