-
گفت این هدیه بدان سلطان برید ** سایل شه را ز حاجت واخرید
- Dedi ki:” Bu armağanı o sultana götürün, padişahtan murat isteyeni ihtiyaçtan kurtarın!
-
آب شیرین و سبوی سبز و نو ** ز آب بارانی که جمع آمد به گو
- Tatlı, lezzetli su...Yağmur sularından biriken gölden toplanmıştır. Testi de güzel, yepyeni.”
-
خنده میآمد نقیبان را از آن ** لیک پذرفتند آن را همچو جان
- Padişah kullarının bu söze gülecekleri geldi. Fakat o armağanı can gibi kabul ettiler.
-
ز آن که لطف شاه خوب با خبر ** کرده بود اندر همه ارکان اثر
- Çünkü basiret sahibi padişahın tabiatındaki lûtuf, bütün saray erkânına da sirayet etmişti.
-
خوی شاهان در رعیت جا کند ** چرخ اخضر خاک را خضرا کند 2820
- Padişahların huyu halka da tesir eder. Yeşil gök, yeryüzünü de yeşertir.
-
شه چو حوضی دان حشم چون لولهها ** آب از لوله روان در کولهها
- Padişah bir havuza benzer. Maiyetini de lüleler gibi bil. Su, göllere lülelerden akar.
-
چون که آب جمله از حوضی است پاک ** هر یکی آبی دهد خوش ذوقناک
- Lülelerden akan suların hepsi, tertemiz bir havuzdan geldiği için her lüle, zevkli ve tatlı su akıtır.
-
ور در آن حوض آب شور است و پلید ** هر یکی لوله همان آرد پدید
- Eğer havuzdaki su tuzlu ve pis olursa her lüleden aynı su akar.
-
ز آن که پیوسته ست هر لوله به حوض ** خوض کن در معنی این حرف خوض
- Çünkü her lüle havuza muttasıldır. Sen bu sözün mânasına iyice dal, adamakıllı dikkat et, düşün!
-
لطف شاهنشاه جان بیوطن ** چون اثر کرده ست اندر کل تن 2825
- Yurdu olmayan padişahlar padişahı can da, bak, bütün bedene nasıl tesir etmiştir.