-
او گمان برده که من کژدم چو او ** فرق را کی داند آن استیزه رو
- O, “Bende onun gibi yaptım” sanır. O inatçı mahlûk aradaki farkı nereden bilecek?
-
این کند از امر و او بهر ستیز ** بر سر استیزه رویان خاک ریز
- Bu emirden dolayı yapar, o, inat ve savaş için. İnatçı kişilerin başlarına toprak saç!
-
آن منافق با موافق در نماز ** از پی استیزه آید نی نیاز 285
- O münafık; muvafıkla beraber, inat ve taklide uyup namaza durur; niyaz ve tazarru için değil.
-
در نماز و روزه و حج و زکات ** با منافق مومنان در برد و مات
- Müminler; namazda, oruçta, hacda, zekâtta münafıkla kazanıp kaybetmektedirler.
-
مومنان را برد باشد عاقبت ** بر منافق مات اندر آخرت
- Müminler için nihayet kazanç vardır, münafığa da ahirette mat olma.
-
گر چه هر دو بر سر یک بازیاند ** هر دو با هم مروزی و رازیاند
- İkisi de bir oyun başındaysa da birbirlerine nispetle aralarında ne kadar fark var; biri Merv’li öbürü Rey’li!
-
هر یکی سوی مقام خود رود ** هر یکی بر وفق نام خود رود
- Her biri, kendi makamına gider, her biri kendi adına uygun olarak yürür.
-
مومنش خوانند جانش خوش شود ** ور منافق تیز و پر آتش شود 290
- Onu mümin diye çağırırlar, ruhu hoşlanır. Münafık derlerse sertleşir, ateş kesilir.
-
نام او محبوب از ذات وی است ** نام این مبغوض از آفات وی است
- Onun adı, zatı yüzünden sevgilidir. Bunun adının sevilmemesi, afetleri yüzünden, nifakla sıfatlanmış olan zatından dolayıdır.
-
میم و واو و میم و نون تشریف نیست ** لفظ مومن جز پی تعریف نیست
- Mim, vav, mim ve nun harflerinde bir yücelik yoktur. Mümin sözü ancak tarif içindir.