English    Türkçe    فارسی   

1
2948-2957

  • از نبی بشنو ضلال رهروان ** که چشان کرد آن بلیس بد روان‌‌
  • Yolcuların yollarını şaşırdıklarını, kötü ruhlu İblis’in onlara neler yaptığını Kur’an’dan işit!
  • صد هزاران ساله راه از جاده دور ** بردشان و کردشان ادبار و عور
  • Onları ana yoldan yüz binlerce yıl uzak olan yola götürdü, felakete uğrattı, çırçıplak bıraktı.
  • استخوانهاشان ببین و مویشان ** عبرتی گیر و مران خر سویشان‌‌ 2950
  • Onların kemiklerine, kıllarına ( onlardan kalan eserlere) bak da ibret al; eşeğini onların yoluna sürme.
  • گردن خر گیر و سوی راه کش ** سوی ره‌‌بانان و ره دانان خوش‌‌
  • Eşeğin başını çek, onu yola sok, doğru yolu bilen ve görenlerin yoluna sür.
  • هین مهل خر را و دست از وی مدار ** ز آن که عشق اوست سوی سبزه‌‌زار
  • Onu boş bırakma, yularını tut; çünkü o, yeşilliğe gitmeği sever.
  • گر یکی دم تو به غفلت واهلیش ** او رود فرسنگ‌‌ها سوی حشیش‌‌
  • Gaflet edip de bir an boş bıraktın mı çayırlara doğru fersahlarca yol alır.
  • دشمن راه است خر مست علف ** ای که بس خر بنده را کرد او تلف‌‌
  • Eşek yol düşmanıdır, yeşillik görünce sarhoş olur. Onun yüzünden nice ona kul olanlar telef olup gitmişlerdir.
  • گر ندانی ره هر آن چه خر بخواست ** عکس آن کن خود بود آن راه راست‌‌ 2955
  • Eğer yol bilmezsen eşeğin dileğine aykırı hareket et; doğru yol, o aykırı yoldur.
  • شاوروهن پس آن گه خالفوا ** إن من لم یعصهن تالف‌‌
  • Kadınlarla meşverette bulunun, ne derlerse aksini yapın. Şüphe yok ki onlara aykırı hareket etmeyen helâk oldular.
  • با هوا و آرزو کم باش دوست ** چون یضلک عن سبیل الله اوست‌‌
  • Heva hevesle, nefsin isteğiyle az dost ol. Çünkü seni Tanrı yolundan çıkaran, yolunu şaşırtan, heva ve hevestir.