-
گر چه کشتی بشکند تو دم مزن ** گر چه طفلی را کشد تو مو مکن
- Gemiyi kırarsa ses çıkarma; çocuğu öldürürse saçını başını yolma.
-
دست او را حق چو دست خویش خواند ** تا يد الله فوق أيدیهم براند
- Mademki Hak, onun eline “kendi elimdir” dedi; “Yedullahi fevka eydîhim” hükmünü verdi;
-
دست حق میراندش زندهش کند ** زنده چه بود جان پایندهش کند
- Şu halde Tanrı eli, onu öldürse de yine diriltir. Hattâ diriltmek nedir ki? Ona ebedî hayat verir.
-
هر که تنها نادرا این ره برید ** هم به عون همت پیران رسید
- Bu yolu, nadir olarak yapayalnız aşan bile yine Pîrlerin himmetiyle aşmış, varacağı yere onların sayesinde ulaşmıştır.
-
دست پیر از غایبان کوتاه نیست ** دست او جز قبضهی الله نیست 2975
- Pîrin eli, kısa değildir, gaiptekilere de erişir. Onun eli, Tanrı kabzasından başka bir şey değildir ki.
-
غایبان را چون چنین خلعت دهند ** حاضران از غایبان لا شک بهند
- Gaipte bulunanlara böyle bir hil’ati verirlerse huzurda bulunanlar şüphesiz gaiptekilerden daha iyidir.
-
غایبان را چون نواله میدهند ** پیش مهمان تا چه نعمتها نهند
- Gaiptekileri bile doyururlar, onlara bile ihsan ederlerse artık konuğun önüne ne nimetler koymazlar?
-
کو کسی که پیش شه بندد کمر ** تا کسی که هست بیرون سوی در
- Huzurlarında hizmet kemeri bağlanan nerede, kapı dışında bulunan nerede?
-
چون گزیدی پیر نازک دل مباش ** سست و ریزیده چو آب و گل مباش
- Pîri seçip ona teslim oldun mu, nazik ve tahammülsüz olma; balçık gibi gevşek ve sölpük bir halde bulunma.
-
گر بهر زخمی تو پر کینه شوی ** پس کجا بیصیقل آیینه شوی 2980
- Her zahmete, her meşakkate kızar, kinlenirsen cilâlanmadan nasıl ayna olacaksın?”
-
کبودی زدن قزوینی بر شانگاه صورت شیر و پشیمان شدن او به سبب زخم سوزن
- Vücuduna aslan resmi döğdürmek isteyen, fakat iğne acısından dolayı pişman olan Kazvinlinin hikâyesi