English    Türkçe    فارسی   

1
298-307

  • وانگه این هر دو ز یک اصلی روان ** بر گذر زین هر دو رو تا اصل آن‌‌
  • Fakat şu var ki bu iki denizin her ikisi de bir asıldan akar. Bu ikisinden de geç, tâ onun aslına kadar yürü!
  • زر قلب و زر نیکو در عیار ** بی‌‌محک هرگز ندانی ز اعتبار
  • Kalp altınla halis altın ayarda belli olur. Kalpla halisi, mehenge vurmadıkça tahminî olarak bilemezsin.
  • هر که را در جان خدا بنهد محک ** هر یقین را باز داند او ز شک‌‌ 300
  • Tanrı kimin ruhuna mehenk korsa ancak o kişi, yakini şüpheden ayırt edebilir.
  • در دهان زنده خاشاکی جهد ** آن گه آرامد که بیرونش نهد
  • Diri bir kişinin ağzına bir sıçrayıp girse o adam, onu dışarı çıkarıp attığı zaman rahatlaşır.
  • در هزاران لقمه یک خاشاک خرد ** چون در آمد حس زنده پی ببرد
  • Binlerce lokma arasında ağzına ufacık bir çöp girdi mi, diri kişinin hissi onu duyar, sezer.
  • حس دنیا نردبان این جهان ** حس دینی نردبان آسمان‌‌
  • Dünya hissi, bu cihanın merdivenidir, din hisside göklerin merdiveni.
  • صحت این حس بجویید از طبیب ** صحت آن حس بخواهید از حبیب‌‌
  • Bu hissin sağlığını hekimden isteyiniz, o hissin sağlığını Habib’den (Hz. Muhammed’den) .
  • صحت این حس ز معموری تن ** صحت آن حس ز تخریب بدن‌‌ 305
  • Bu hissin sağlığı, vücut sağlamlığındandır, o hissin sağlığı vücudu harap etmektedir.
  • راه جان مر جسم را ویران کند ** بعد از آن ویرانی آبادان کند
  • Can yolu, mutlaka cismi viran eder, onu yıktıktan sonra da yapar.
  • کرد ویران خانه بهر گنج زر ** وز همان گنجش کند معمورتر
  • Altın definesi için evi harap etmiştir; fakat o altın definesini elde ettikten sonra o evi daha mamur bir hale getirmiştir.