-
هر که را در جان خدا بنهد محک ** هر یقین را باز داند او ز شک 300
- Tanrı kimin ruhuna mehenk korsa ancak o kişi, yakini şüpheden ayırt edebilir.
-
در دهان زنده خاشاکی جهد ** آن گه آرامد که بیرونش نهد
- Diri bir kişinin ağzına bir sıçrayıp girse o adam, onu dışarı çıkarıp attığı zaman rahatlaşır.
-
در هزاران لقمه یک خاشاک خرد ** چون در آمد حس زنده پی ببرد
- Binlerce lokma arasında ağzına ufacık bir çöp girdi mi, diri kişinin hissi onu duyar, sezer.
-
حس دنیا نردبان این جهان ** حس دینی نردبان آسمان
- Dünya hissi, bu cihanın merdivenidir, din hisside göklerin merdiveni.
-
صحت این حس بجویید از طبیب ** صحت آن حس بخواهید از حبیب
- Bu hissin sağlığını hekimden isteyiniz, o hissin sağlığını Habib’den (Hz. Muhammed’den) .
-
صحت این حس ز معموری تن ** صحت آن حس ز تخریب بدن 305
- Bu hissin sağlığı, vücut sağlamlığındandır, o hissin sağlığı vücudu harap etmektedir.
-
راه جان مر جسم را ویران کند ** بعد از آن ویرانی آبادان کند
- Can yolu, mutlaka cismi viran eder, onu yıktıktan sonra da yapar.
-
کرد ویران خانه بهر گنج زر ** وز همان گنجش کند معمورتر
- Altın definesi için evi harap etmiştir; fakat o altın definesini elde ettikten sonra o evi daha mamur bir hale getirmiştir.
-
آب را ببرید و جو را پاک کرد ** بعد از آن در جو روان کرد آب خورد
- Suyu kesmiş, suyun aktığı yolu temizlemiş, ondan sonra arka içilecek su akıtmıştır.
-
پوست را بشکافت و پیکان را کشید ** پوست تازه بعد از آتش بردمید
- Deriyi yarmış, termeni çıkarmış... Ondan sonra orada yepyeni bir deri bitmiştir.