-
ناطقه سوی دهان تعلیم راست ** ور نه خود آن نطق را جویی جداست 3090
- Söz söyleme kudreti, öğretmek için ağza gelir; yoksa o sözün ayrı bir mecrası vardır.
-
میرود بیبانگ و بیتکرارها ** تحتها الأنهار تا گلزارها
- Sessizce, akışı tekerrür etmeksizin, bir akan cüz’ü bir daha akmaksızın ta... altında nehirler akan gül bahçelerine kadar akıp gider.
-
ای خدا جان را تو بنما آن مقام ** کاندر او بیحرف میروید کلام
- Tanrı, harfsiz söz beliren o makamı, canımıza sen göster.
-
تا که سازد جان پاک از سر قدم ** سوی عرصهی دور پهنای عدم
- Ki pâk can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun.
-
عرصهای بس با گشاد و با فضا ** وین خیال و هست یابد زو نوا
- Yokluk âlemi, pek geniş ve hudutsuz bir âlemdir. Bu hayal ve varlık, o âlemden yüzlerce gıda alır, o âlemden belirir, beslenir.
-
تنگتر آمد خیالات از عدم ** ز آن سبب باشد خیال اسباب غم 3095
- Hayaller, yokluk âlemine nispetle dardır. Onun için hayal, darlık ve sıkıntıya sebep olur.
-
باز هستی تنگتر بود از خیال ** ز آن شود در وی قمر همچون هلال
- Varlık da hayalden daha dardır. O yüzden aylar, bu âlemde hilâl gibi görünür.
-
باز هستی جهان حس و رنگ ** تنگتر آمد که زندانی است تنگ
- Duygu ve renk âleminin, yani bu dünyanın varlığı ise... yokluğa, hayale ve varlığa nispetle büsbütün dardır, âdeta daracık bir zindandır.
-
علت تنگی است ترکیب و عدد ** جانب ترکیب حسها میکشد
- Âlemdeki terkip ve sayı, darlığa sebeptir. Fakat bizi duygularımız, terkip âlemine çekip durmaktadır.
-
ز آن سوی حس عالم توحید دان ** گر یکی خواهی بدان جانب بران
- O duygularla birlik âlemini bil, eğer birlik âlemini diliyorsan o tarafa yürü.