-
عاقل آن باشد که عبرت گیرد از ** مرگ یاران در بلای محترز
- Akıllı o kişidir ki çekinilen belâda dostların ölümünden ibret alır.
-
روبه آن دم بر زبان صد شکر راند ** که مرا شیر از پی آن گرگ خواند 3115
- O zaman tilki “ Aslan, bana bunu kurttan sonra teklif etti” diye yüzlerce şükürde bulundu.
-
گر مرا اول بفرمودی که تو ** بخش کن این را که بردی جان از او
- “ Eğer önce bana, bunu pay et, diye teklif etseydi, ondan canımı kurtarmama imkân mı vardı? “ diye şükürler etti.
-
پس سپاس او را که ما را در جهان ** کرد پیدا از پس پیشینیان
- Şu halde bizden de Tanrı’ya şükürler olsun ki, bizi ancak helâk olanlardan sonra dünyaya getirdi.
-
تا شنیدیم آن سیاستهای حق ** بر قرون ماضیه اندر سبق
- Bu suretle Hakk’ın, geçmiş zamanlarda gelip geçen kavimleri nasıl helâk ettiğini duyduk.
-
تا که ما از حال آن گرگان پیش ** همچو روبه پاس خود داریم بیش
- Nihayet, o önce gelip geçen kurtların halini duyup da tilki gibi kendimizi koruyabiliriz.
-
امت مرحومه زین رو خواندمان ** آن رسول حق و صادق در بیان 3120
- İşte Tanrı’nın o Hak Peygamberi, o sözü doğru peygamber, bize bu yüzden “Acınmış ümmet” adını taktı.
-
استخوان و پشم آن گرگان عیان ** بنگرید و پند گیرید ای مهان
- Ey ulular, o kurtların kemiklerini, tüylerini apaçık görün de bu halden ibret alın!
-
عاقل از سر بنهد این هستی و باد ** چون شنید انجام فرعونان و عاد
- Akıllı, bu varlığı, bu kibir ve gururu terkeder; çünkü Firavun’un halini hatıra getirir.
-
ور بننهد دیگران از حال او ** عبرتی گیرند از اضلال او
- Eğer ululanmayı bırakmaz, ibret almazsa onun azgınlığından başkaları ibret alır!
-
تهدید کردن نوح علیه السلام مر قوم را که با من مپیچید که من رو پوشم در میان پس به حقیقت با خدای میپیچید ای مخذولان
- Nuh’un kavmini, “Benimle uğraşmayın. Çünkü ben, Tanrı’nın hicabıyım. Ey ziyankâr merdutlar, hakikatte Tanrı ile uğraşıyorsunuz” diye tehdit etmesi