-
چون که خرمن پاس عشر او نداشت ** او چنان شعله بر آن خرمن گماشت
- Harman, onun onda bir hakkını gözetmeyince o da harmana böyle bir şûleyi saldı, yakıp kül etti.
-
هر که او در پیش این شیر نهان ** بیادب چون گرگ بگشاید دهان
- Kim, bu gizli aslanın önünde kurt gibi ağız açıp edepten dışarı konursa,
-
همچو گرگ آن شیر بردراندش ** فانتقمنا منهم بر خواندش
- Aslan, kurdu nasıl paraladıysa onu da paralar, ona nasıl “ Fentekamna” âyetini okuduysa buna da okur.
-
زخم یابد همچو گرگ از دست شیر ** پیش شیر ابله بود کاو شد دلیر
- Aslandan pençeyi yer. Aslanın önünde yiğitlik satanın aklı yoktur.
-
کاشکی آن زخم بر تن آمدی ** تا بدی کایمان و دل سالم بدی 3135
- Keşke o yara yalnız vücuda gelseydi de gönül ve iman selâmette kalsaydı...
-
قوتم بگسست چون اینجا رسید ** چون توانم کرد این سر را پدید
- Söz buraya gelince kuvvetim kesildi. Bu sırrı nasıl açayım?
-
همچو آن روبه کم اشکم کنید ** پیش او روباه بازی کم کنید
- O tilki gibi siz de boğazınızı az düşünün, onun huzurunda hileye az sapın.
-
جمله ما و من به پیش او نهید ** ملک ملک اوست ملک او را دهید
- Huzurunda bütün bizi, beni terk edin... Mülk, onun mülküdür; mülkü ona teslim edin.
-
چون فقیر آیید اندر راه راست ** شیر و صید شیر خود آن شماست
- Doğru yola yoksulca gelirseniz aslan da sizindir, aslanın avladığı av da sizin.
-
ز آنکه او پاک است و سبحان وصف اوست ** بینیاز است او ز نغز و مغز و پوست 3140
- Çünkü o, paktır; Sübhan, onun vasfıdır. O, batınî şeylerden de müstağnidir, zâhiri şeylerden de.