-
همچو آن روبه کم اشکم کنید ** پیش او روباه بازی کم کنید
- O tilki gibi siz de boğazınızı az düşünün, onun huzurunda hileye az sapın.
-
جمله ما و من به پیش او نهید ** ملک ملک اوست ملک او را دهید
- Huzurunda bütün bizi, beni terk edin... Mülk, onun mülküdür; mülkü ona teslim edin.
-
چون فقیر آیید اندر راه راست ** شیر و صید شیر خود آن شماست
- Doğru yola yoksulca gelirseniz aslan da sizindir, aslanın avladığı av da sizin.
-
ز آنکه او پاک است و سبحان وصف اوست ** بینیاز است او ز نغز و مغز و پوست 3140
- Çünkü o, paktır; Sübhan, onun vasfıdır. O, batınî şeylerden de müstağnidir, zâhiri şeylerden de.
-
هر شکار و هر کراماتی که هست ** از برای بندگان آن شه است
- Ondaki her türlü av, her çeşit ikram ve ihsan o padişahın kulları içindir.
-
نیست شه را طمع بهر خلق ساخت ** این همه دولت خنک آن کاو شناخت
- Padişahın hiçbir şeye tamahı yoktur, O, bütün bu devleti halk için düzüp koşmuştur; ne mutlu anlayana!
-
آن که دولت آفرید و دو سرا ** ملک دولتها چه کار آید و را
- Dünyanın ve ahiretin devletleri; devleti, dünyayı ve ahireti yaratan kişinin ne işine yarar?
-
پیش سبحان بس نگه دارید دل ** تا نگردید از گمان بد خجل
- Şu halde Süphan’ın huzurunda gönlünüzü koruyun ki sonra kötü düşünceden utanmayasınız.
-
کاو ببیند سر و فکر و جستجو ** همچو اندر شیر خالص تار مو 3145
- Çünkü o; halis sütün içindeki siyah kıl gibi bütün gizli şeyleri, düşünceleri arayıp taramayı...her şeyi görür.
-
آن که او بینقش ساده سینه شد ** نقشهای غیب را آیینه شد
- Suretten geçip gönlünü arıtan kişi, gayp suretlerine ayna olur.