-
گفت چون بودی ز زندان و ز چاه ** گفت همچون در محاق و کاست ماه
- Dostu Yusuf’a “Zindanda ve kuyuda ne haldeydin?” dedi. Yusuf cevap verdi: “Ay, bedir halinden çıkar ve eski ay haline gelir ya... işte öyle.”
-
در محاق ار ماه نو گردد دو تا ** نی در آخر بدر گردد بر سما
- Eski ay görünmez, sonra hilâl olur da iki büklüm bir halde görünür. Fakat sonunda yine gökte bedir haline gelmez mi?
-
گر چه دردانه به هاون کوفتند ** نور چشم و دل شد و بیند بلند
- İnci tanesini havanda döverler ama kadri yine yücedir, ya ilâç olarak göze çekilir, yahut macun haline getirilir, kalp ferahlığı için yenir.
-
گندمی را زیر خاک انداختند ** پس ز خاکش خوشهها بر ساختند 3165
- Buğdayı toprak altına attılar ama sonradan topraktan başaklar çıktı.
-
بار دیگر کوفتندش ز آسیا ** قیمتش افزود و نان شد جان فزا
- Ondan sonra değirmende öğüttüler, değeri arttı, cana can katan gıda oldu.
-
باز نان را زیر دندان کوفتند ** گشت عقل و جان و فهم هوشمند
- Sonra ekmeği bir kere daha diş altında ezdiler; akıllı kişiye akıl ve idrâk oldu.
-
باز آن جان چون که محو عشق گشت ** يعجب الزراع آمد بعد کشت
- Daha sonra da o can, aşkta mahvoldu da Hak yolunda ekildikten sonra mahsûl verdi, ekincileri hayrete düşürdü.
-
این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا که با یوسف چه گفت آن نیک مرد
- Bu sözün sonu gelmez. Sen, o iyi adamın Yusuf’a ne dediğini anlatmaya başla.
-
بعد قصه گفتنش گفت ای فلان ** هین چه آوردی تو ما را ارمغان 3170
- Yusuf, başından geçenleri anlattıktan sonra “ Eh...bize ne armağan getirdin, bakalım?” dedi.
-
بر در یاران تهی دست ای فتی ** هست چون بیگندمی در آسیا
- Ey ulu kişi! Dostları görmeye eli boş gitmek, değirmene buğdaysız gitmeye benzer.