English    Türkçe    فارسی   

1
3202-3211

  • هستی اندر نیستی بتوان نمود ** مال داران بر فقیر آرند جود
  • Varlık, yoklukta görünebilir. Zenginler, yoksula cömertlik edebilirler.
  • آینه‌‌ی صافی نان خود گرسنه ست ** سوخته هم آینه‌‌ی آتش زنه ست‌‌
  • Ekmeğin saf aynası açtır; kav da çakmak taşının aynasıdır.
  • نیستی و نقص هر جایی که خاست ** آینه‌‌ی خوبی جمله‌‌ی پیشه‌‌هاست‌‌
  • Bir yerde yokluk ve noksan oldu mu...bu, bütün sanatların güzelliğine aynadır.
  • چون که جامه چست و دوزیده بود ** مظهر فرهنگ درزی چون شود 3205
  • Elbise biçilmiş, dikilmiş olursa terzinin mahareti görünebilir mi?
  • ناتراشیده همی‌‌باید جذوع ** تا دروگر اصل سازد یا فروع‌‌
  • Budaklar yontulmamış olmalı ki marangoz onu yontsun, rendelesin... Ondan asla, yahut fer’e ait bir şey yapsın.
  • خواجه‌‌ی اشکسته بند آن جا رود ** که در آن جا پای اشکسته بود
  • Usta kırıkçı nerede ayağı kırılmış varsa oraya gider.
  • کی شود چون نیست رنجور نزار ** آن جمال صنعت طب آشکار
  • Hasta ve arık kişi olmazsa tıp sanatının güzelliği nasıl görünür?
  • خواری و دونی مسها بر ملا ** گر نباشد کی نماید کیمیا
  • Ey ulu kişi! Bakırların bayalığı, aşağılığı olmasa kimya nasıl olur da zuhur eder?
  • نقصها آیینه‌‌ی وصف کمال ** و آن حقارت آینه‌‌ی عز و جلال‌‌ 3210
  • Noksanlar, kemal vasfının aynasıdır. O horluk, yücelik ve ululuğa aynadır.
  • ز آن که ضد را ضد کند پیدا یقین ** ز آن که با سرکه پدید است انگبین‌‌
  • Çünkü yakinen zıt, zıddı gösterir. Ondan dolayı bal, sirke ile görünür, (sirkengebin olur)