-
ناتراشیده همیباید جذوع ** تا دروگر اصل سازد یا فروع
- Budaklar yontulmamış olmalı ki marangoz onu yontsun, rendelesin... Ondan asla, yahut fer’e ait bir şey yapsın.
-
خواجهی اشکسته بند آن جا رود ** که در آن جا پای اشکسته بود
- Usta kırıkçı nerede ayağı kırılmış varsa oraya gider.
-
کی شود چون نیست رنجور نزار ** آن جمال صنعت طب آشکار
- Hasta ve arık kişi olmazsa tıp sanatının güzelliği nasıl görünür?
-
خواری و دونی مسها بر ملا ** گر نباشد کی نماید کیمیا
- Ey ulu kişi! Bakırların bayalığı, aşağılığı olmasa kimya nasıl olur da zuhur eder?
-
نقصها آیینهی وصف کمال ** و آن حقارت آینهی عز و جلال 3210
- Noksanlar, kemal vasfının aynasıdır. O horluk, yücelik ve ululuğa aynadır.
-
ز آن که ضد را ضد کند پیدا یقین ** ز آن که با سرکه پدید است انگبین
- Çünkü yakinen zıt, zıddı gösterir. Ondan dolayı bal, sirke ile görünür, (sirkengebin olur)
-
هر که نقص خویش را دید و شناخت ** اندر استکمال خود ده اسبه تاخت
- Kim, kendi noksanını görüp anlarsa yedeğinde dokuz at olduğu halde tekemmül yolunda koşar.
-
ز آن نمیپرد به سوی ذو الجلال ** کاو گمانی میبرد خود را کمال
- Kendisini kâmil sanan, ululuk sahibi Tanrı’nın yolunda uçamaz.
-
علتی بدتر ز پندار کمال ** نیست اندر جان تو ای ذو دلال
- Ey mağrur ve sapık! Canında kendini kâmil sanmaktan daha beter bir illet olamaz.
-
از دل و از دیدهات بس خون رود ** تا ز تو این معجبی بیرون رود 3215
- Senden bu kendini beğenme defoluncaya kadar gönlünden de çok kan akar, gözünden de!