-
بو مسیلم را لقب کذاب ماند ** مر محمد را اولو الالباب ماند
- Ebu Müseylim’in lâkabı yalancı olarak kaldı, Muhammed’e de akıllar sahibi dendi.
-
آن شراب حق ختامش مشک ناب ** باده را ختمش بود گند و عذاب
- O, Hak şarabının mührü, şişesinin kapağı; halis misktir. Adi şarabın mührü, şişesinin kapağı ise pis koku ve azaptır.
-
داستان آن پادشاه جهود که نصرانیان را میکشت از بهر تعصب
- Yahudi padişahın hikâyesi
-
بود شاهی در جهودان ظلم ساز ** دشمن عیسی و نصرانی گداز
- Yahudiler içinde zalim, İsa düşmanı ve Hıristiyanları yakıp yandırır bir padişah vardı.
-
عهد عیسی بود و نوبت آن او ** جان موسی او و موسی جان او 325
- İsa’nın devriyle, nöbet onundu. Mûsâ’nın canı oydu, onun canı Mûsâ.
-
شاه احول کرد در راه خدا ** آن دو دمساز خدایی را جدا
- Şaşı padişah, Tanrı yolunda o iki Tanrı demsâzını birbirinden ayırdı.
-
گفت استاد احولی را کاندر آ ** رو برون آر از وثاق آن شیشه را
- Usta, bir şaşıya “yürü, var, o şişeyi evden getir” dedi.
-
گفت احول ز ان دو شیشه من کدام ** پیش تو آرم بکن شرح تمام
- Şaşı, ”O iki şişeden hangisini getireyim? Açıkça söyle” dedi.
-
گفت استاد آن دو شیشه نیست رو ** احولی بگذار و افزون بین مشو
- Usta dedi ki: “O iki şişe değildir. Yürü, şaşılığı bırak fazla görücü olma!”
-
گفت ای استا مرا طعنه مزن ** گفت استا ز ان دو یک را در شکن 330
- Şaşı, “Usta, beni paylama. Şişe iki” dedi. Usta dedi ki: “O iki şişenin birini kır!”
-
شیشه یک بود و به چشمش دو نمود ** چون شکست او شیشه را دیگر نبود
- Çırak birini kırınca ikiside gözden kayboldu. İnsan tarafgirlikten, hiddet ve şehvetten şaşı olur.