-
شاه احول کرد در راه خدا ** آن دو دمساز خدایی را جدا
- Şaşı padişah, Tanrı yolunda o iki Tanrı demsâzını birbirinden ayırdı.
-
گفت استاد احولی را کاندر آ ** رو برون آر از وثاق آن شیشه را
- Usta, bir şaşıya “yürü, var, o şişeyi evden getir” dedi.
-
گفت احول ز ان دو شیشه من کدام ** پیش تو آرم بکن شرح تمام
- Şaşı, ”O iki şişeden hangisini getireyim? Açıkça söyle” dedi.
-
گفت استاد آن دو شیشه نیست رو ** احولی بگذار و افزون بین مشو
- Usta dedi ki: “O iki şişe değildir. Yürü, şaşılığı bırak fazla görücü olma!”
-
گفت ای استا مرا طعنه مزن ** گفت استا ز ان دو یک را در شکن 330
- Şaşı, “Usta, beni paylama. Şişe iki” dedi. Usta dedi ki: “O iki şişenin birini kır!”
-
شیشه یک بود و به چشمش دو نمود ** چون شکست او شیشه را دیگر نبود
- Çırak birini kırınca ikiside gözden kayboldu. İnsan tarafgirlikten, hiddet ve şehvetten şaşı olur.
-
چون یکی بشکست هر دو شد ز چشم ** مردم احول گردد از میلان و خشم
- Şişe birdi onun gözüne iki göründü. Şişeyi kırınca ne o şişe kaldı, ne öbürü!
-
خشم و شهوت مرد را احول کند ** ز استقامت روح را مبدل کند
- Hiddet ve şehvet insanı şaşı yapar; doğruluktan ayırır.
-
چون غرض آمد هنر پوشیده شد ** صد حجاب از دل به سوی دیده شد
- Garez gelince hüner örtülür. Gönülden, göze, yüzlerce perde iner.
-
چون دهد قاضی به دل رشوت قرار ** کی شناسد ظالم از مظلوم زار 335
- Kadı kalben rüşvet almaya karar verince zalimi, ağlayıp inleyen mazlumdan nasıl ayırt edebilir?