-
چون کند جان باژگونه پوستین ** چند واویلا بر آید اهل دین
- Fakat can, postunu ters giyer , içindekini dışarı verirse din ehlinden ne kadar ahlar vahlar çıkar.
-
بر دکان هر زرنما خندان شده ست ** ز آنکه سنگ امتحان پنهان شده ست
- Dükkânda altın gibi görünen madenlerin hepsi güler. Çünkü imtihan taşı gizlidir.
-
پرده ای ستار از ما بر مگیر ** باش اندر امتحان ما مجیر
- Ey ayıpları örten Tanrı! Perdemizi kaldırma; imtihan zamanında bize yardım et, bizi kurtar!
-
قلب پهلو میزند با زر به شب ** انتظار روز میدارد ذهب
- Geceleyin kalp altın, hakiki altınla yan yanadır. Altın ise gündüzü bekler.
-
با زبان حال زر گوید که باش ** ای مزور تا بر آید روز فاش 3295
- Hal diliyle der ki: “ Yalancı, hele bir dur. Herkesin meydana çıkacağı gün bir gelsin!”
-
صد هزاران سال ابلیس لعین ** بود ز ابدال و امیر المؤمنین
- Lânetlenmiş İblis; yüz binlerce yıl Abdâl’ dendi, müminler beyiydi.
-
پنجه زد با آدم از نازی که داشت ** گشت رسوا همچو سرگین وقت چاشت
- Naz ve istiğnası yönünden Âdemle savaştı, kuşluk vakti kokmaya başlayan pislik gibi rüsvay oldu.
-
دعا کردن بلعم باعور که موسی و قومش را از این شهر که حصار دادهاند بیمراد باز گردان
- Temsil yoluyla Bâûr’un hikâyesi
-
بلعم باعور را خلق جهان ** سغبه شد مانند عیسای زمان
- Dünya halkı, Bâûr oğlu Bel’am’a zamanın İsa’sına mağlûp oldukları gibi mağlûp ve zebun olmuştu.
-
سجده ناوردند کس را دون او ** صحت رنجور بود افسون او
- Ondan başka kimseye secde etmezlerdi. Afsunu, hastalara şifa verirdi.
-
پنجه زد با موسی از کبر و کمال ** آن چنان شد که شنیده ستی تو حال 3300
- Kendisini beğendiği, ulu gördüğü için Musa ile savaştı. Sonra hali, duyduğun gibi oldu.