-
باز هم آن باد را بر مومنان ** کرده بد صلح و مراعات و امان
- Yine aynı rüzgârı; müminlere rahmet, hayat ve emniyet verici bir hale getirmişti.
-
گفت المعنی هو الله شیخ دین ** بحر معنیهای رب العالمین
- Âlemlerin Rabbinin mânalar denizi olan bin Şeyhi, “ mâna Allah’dır” dedi.
-
جمله اطباق زمین و آسمان ** همچو خاشاکی در آن بحر روان
- Bütün yerler, gökler; o yürüyen denizde, o can deryasında çör çöp gibidir.
-
حملهها و رقص خاشاک اندر آب ** هم ز آب آمد به وقت اضطراب 3340
- Suda çör çöpün saldırması, oynaması, suyun dalgalanmasındandır.
-
چون که ساکن خواهدش کرد از مرا ** سوی ساحل افکند خاشاک را
- İnat eder de onları hareketsiz bırakmayı dilerse kıyıya atıverir.
-
چون کشد از ساحلش در موج گاه ** آن کند با او که آتش با گیاه
- Kıyıdan dalgalandığı yere, kendisine çekti mi... ateş, ota ne yaparsa deniz de onlara onu yapar (hepsini siler, süpürür, yok eder).
-
این حدیث آخر ندارد باز ران ** جانب هاروت و ماروت ای جوان
- Bu söze de son yoktur. Ey genç sen yine Hârût Mârût hikâyesine dön.
-
باقی قصهی هاروت و ماروت و نکال و عقوبت ایشان هم در دنیا به چاه بابل
- Hârût, Mârût hikâyesinin sonu ve onların, dünyada Bâbil Kuyusunda cezalandırılmaları
-
چون گناه و فسق خلقان جهان ** میشدی بر هر دو روشن آن زمان
- Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce,
-
دستخاییدن گرفتندی ز خشم ** لیک عیب خود ندیدندی به چشم 3345
- Hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı. Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı.
-
خویش در آیینه دید آن زشت مرد ** رو بگردانید از آن و خشم کرد
- Bir çirkin, aynada kendisini görünce yüzünü çevirmiş, kızmış.