-
بعد از آن گفتش چه خوردی گفت زهر ** گفت نوشت باد افزون گشت قهر
- Sonra “Ne yedin ?diye sorunca hasta “Zehir” dedi. Sağır “ Afiyet olsun” der demez hastanın kahırlanması fazlalaştı.
-
بعد از آن گفت از طبیبان کیست او ** کاو همیآید به چاره پیش تو
- Sağır, bundan sonra da “ Tedavi için hekimlerden kim geliyor?” diye sordu.
-
گفت عزراییل میآید برو ** گفت پایش بس مبارک شاد شو
- Hasta “ Hadi be, defol, Azrail geliyor!” diye cevap verdi. Sağır “ Ayağı pek kutludur, sevin, neşelen!”dedi.
-
کر برون آمد بگفت او شادمان ** شکر کش کردم مراعات این زمان 3375
- Sağır; şükür, böyle bir zamanda hal hatır sorup komşuluk hakkını gözettim diye sevinerek dışarı çıktı.
-
گفت رنجور این عدوی جان ماست ** ما ندانستیم کاو کان جفاست
- Hasta ise “Bu, bizim canımıza düşmanmış, onun cefa madeni olduğunu bilmiyormuşuz” diyordu.
-
خاطر رنجور جویان صد سقط ** تا که پیغامش کند از هر نمط
- Hatırına yüz türlü kötü şeyler geliyor, ona türlü ,türlü haber göndermeyi kuruyordu.
-
چون کسی کاو خورده باشد آش بد ** میبشوراند دلش تا قی کند
- Kötü bir yemek yiyenin o yemeği kusuncaya kadar gönlü bulanır.
-
کظم غیظ این است آن را قی مکن ** تا بیابی در جزا شیرین سخن
- İşte hiddeti yenmek budur; onu kusma ki karşılık tatlı sözler duyasın.
-
چون نبودش صبر میپیچید او ** کاین سگ زن روسپی حیز کو 3380
- Sabrı olmadığı için hasta kıvranmakta, “ nerede bu kötü sözlü köpek ki.
-
تا بریزم بر وی آن چه گفته بود ** کان زمان شیر ضمیرم خفته بود
- Söylediklerinin hepsine karşılık vereyim. O zaman tamamı ile hastaydım, aslan gibi olan aklım uyumuştu, hatırıma bir şey gelmedi.