-
گفت حق نی بل که لا انساب شد ** زهد و تقوی فضل را محراب شد
- Tanrı “ Hayır, soy sop yok. Zâhitlik ve şüpheli şeylerden çekinmek, faziletin mihrabıdır.
-
این نه میراث جهان فانی است ** که به انسابش بیابی جانی است 3400
- Bu, fâni dünyanın mirası değildir ki soy sop yüzünden onu elde edesin. Bu can mirasıdır.
-
بلکه این میراثهای انبیاست ** وارث این جانهای اتقیاست
- Hattâ Peygamberlerin mirası. Bunun vârisi şüpheli şeylerden sakınan müminlerin canıdır.
-
پور آن بو جهل شد مومن عیان ** پور آن نوح نبی از گمرهان
- O Ebucehl’in oğlu, açıkça müslüman oldu; şu Nuh Peygamberin oğlu yolunu yanılanlardan.
-
زادهی خاکی منور شد چو ماه ** زادهی آتش تویی رو رو سیاه
- Topraktan yaratılan, ay gibi nurlandı. Ateşten yaratılan sen, yüzü kara oldun, defol!” dedi.
-
این قیاسات و تحری روز ابر ** یا به شب مر قبله را کرده ست حبر
- Bu kıyaslar, bu araştırmalar; bulutlu günde, yahut geceleyin kıbleyi bulmak içindir.
-
لیک با خورشید و کعبه پیش رو ** این قیاس و این تحری را مجو 3405
- Fakat güneş doğmuş, Kâbe de karşıdayken bu kıyası, bu araştırmayı bırak, arama!
-
کعبه نادیده مکن رو زو متاب ** از قیاس الله أعلم بالصواب
- Kıyas yüzünden Kâbe’yi görmezlikten gelme, ondan yüz çevirme. Doğruyu Tanrı daha iyi bilir.
-
چون صفیری بشنوی از مرغ حق ** ظاهرش را یاد گیری چون سبق
- Tanrı kuşundan bir ötüş duyunca ders beller gibi yalnız zâhirini beller, hatırında tutarsın.
-
وانگهی از خود قیاساتی کنی ** مر خیال محض را ذاتی کنی
- Sonra da kendinden kıyaslar yapar, hayalin ta kendisini hakikat sanırsın.