English    Türkçe    فارسی   

1
3463-3472

  • مر مرا ز آن نور بیند جانشان ** که من ایشان را همی‌‌بینم بدان‌‌
  • Ben onları hangi nurla görüyorsam onların canları da beni mutlaka aynı nurla görür” dedi.
  • بی‌‌صحیحین و احادیث و رواه ** بلکه اندر مشرب آب حیات‌‌
  • Bunlar Peygamberi, Sahîhayn kitapları, hadîsler, hadîsi rivayet edenler olmaksızın, bunlara hacet kalmaksızın abıhayat kaynağında (gönüllerinde) görürler.
  • سر امسینا لکردیا بدان ** راز اصبحنا عرابیا بخوان‌‌ 3465
  • “Kürt olarak yattık” sırrını bil, “ Arap olarak sabahladık” sırrını oku!
  • ور مثالی خواهی از علم نهان ** قصه گو از رومیان و چینیان‌‌
  • Gizli ilme dair bir misal istersen Rum halkıyla Çinlilere ait hikâyeyi söyle:
  • قصه‌‌ی مری کردن رومیان و چینیان در علم نقاشی و صورتگری‌‌
  • Rum halkıyla Çinlilerin ressamlıkta bahse girişmeleri
  • چینیان گفتند ما نقاش‌‌تر ** رومیان گفتند ما را کر و فر
  • Çinliler “ Biz daha mahir ressamız, dediler. Rum halkı da dedi ki: “ Bizim maharetimiz daha üstündür.”
  • گفت سلطان امتحان خواهم در این ** کز شماها کیست در دعوی گزین‌‌
  • Padişah “Sizi imtihan edeceğim; bakalım hanginiz dâvasında haklı” dedi.
  • اهل چین و روم چون حاضر شدند ** رومیان از بحث در مکث آمدند
  • Çinlilerle Rum diyarı ressamları hazırlandılar; Rum diyarı ressamları ilimlerine daha vakıf kişilerdi.
  • چینیان گفتند یک خانه به ما ** خاص بسپارید و یک آن شما 3470
  • Çin ressamları “ Bize bir hususi oda verin, bir oda da sizin olsun” dediler.
  • بود دو خانه مقابل دربدر ** ز آن یکی چینی ستد رومی دگر
  • Kapıları karşı karşıya iki oda vardı. Bir tanesini Çin ressamlar aldı. Öbürünü de Rum ressamları.
  • چینیان صد رنگ از شه خواستند ** پس خزینه باز کرد آن ارجمند
  • Çinliler, padişahtan yüz türlü boya istediler. Yüce padişah bunun üzerine hazinesini açtı.