-
هر صباحی از خزینه رنگها ** چینیان را راتبه بود از عطا
- Çinlilere her sabah hazineden boyalar verilmekteydi.
-
رومیان گفتند نی نقش و نه رنگ ** در خور آید کار را جز دفع زنگ
- Rum ressamları “ Pas gidermekten başka ne resim işe yarar, ne boya!” dediler.
-
در فرو بستند و صیقل میزدند ** همچو گردون ساده و صافی شدند 3475
- Kapıyı kapatıp duvarı cilâlamaya başladılar. Gök gibi tertemiz, sâf ve berrak bir hale getirdiler.
-
از دو صد رنگی به بیرنگی رهی است ** رنگ چون ابر است و بیرنگی مهی است
- İki yüz çeşit renge boyanmaktansa renksizlik daha iyi. Renk bulut gibidir. Renksizlikse ay.
-
هر چه اندر ابر ضو بینی و تاب ** آن ز اختر دان و ماه و آفتاب
- Bulutta parlaklık ve ziya görürsen bil ki yıldızdan aydan ve güneştendir.
-
چینیان چون از عمل فارغ شدند ** از پی شادی دهلها میزدند
- Çinli ressamlar işlerini bitirdiler. Hepsi de yaptıkları resimlerin güzelliğine sevinmekteydiler.
-
شه در آمد دید آن جا نقشها ** میربود آن عقل را و فهم را
- Padişah kapıdan içeri girip odadaki resimleri gördü. Hepsi akıldan, idrakten dışarı, fevkalâde güzel şeylerdi.
-
بعد از آن آمد به سوی رومیان ** پرده را بالا کشیدند از میان 3480
- Ondan sonra Rum ressamlarının odasına gitti. Bir Rum ressamı, karşı odayı görmeye mâni olan perdeyi kaldırdı.
-
عکس آن تصویر و آن کردارها ** زد بر این صافی شده دیوارها
- Öbür odada Çin ressamlarının yapmış oldukları resimlerle nakışlar, bu odanın cilâlanmış duvarına vurdu.
-
هر چه آن جا دید اینجا به نمود ** دیده را از دیده خانه میربود
- Orada ne varsa burada daha iyi göründü; resimlerin aksi, âdeta göz alıyordu.