-
عقل اینجا ساکت آمد یا مضل ** ز آنکه دل با اوست یا خود اوست دل
- Burada akıl, ya susar, yahut şaşırıp kalır. Sebebi de şu : Gönül mü Tanrı’dır, Tanrı mı gönül?
-
عکس هر نقشی نتابد تا ابد ** جز ز دل هم با عدد هم بیعدد 3490
- Hem sayılı hem sayısız olan (hem kesrete dalan, hem vahdeti bulan) gönülden başka bir nakşın aksi geçip gider, ebedî değildir.
-
تا ابد هر نقش نو کاید بر او ** مینماید بیحجابی اندر او
- Fakat ezelden ebede kadar zuhur ede gelen her yeni nakış, gönle akseder, orada perdesiz, apaçık surette tecilli eder.
-
اهل صیقل رستهاند از بوی و رنگ ** هر دمی بینند خوبی بیدرنگ
- Gönüllerini cilâlamış olanlar; renkten, kokudan kurtulmuşlardır. Her nefeste zahmetsizce bir güzellik görürler.
-
نقش و قشر علم را بگذاشتند ** رایت عین الیقین افراشتند
- Onlar, ilmin kabuğundaki nakşı bırakmışlar, Aynel yakîn bayrağını kaldırmışlardır.
-
رفت فکر و روشنایی یافتند ** نحر و بحر آشنایی یافتند
- Düşünceyi bırakmışlar, âşinalık denizini bulmuşlar, bilişikte yok olmuşlardır.
-
مرگ کاین جمله از او در وحشتاند ** میکنند این قوم بر وی ریشخند 3495
- Herkes ölümden ürker, korkar. Bu kavimse ona bıyık altından gülmektedir.
-
کس نیابد بر دل ایشان ظفر ** بر صدف آید ضرر نی بر گهر
- Kimse onların gönlüne galip gelmez. Sedefe zarar gelir, inciye değil.
-
گر چه نحو و فقه را بگذاشتند ** لیک محو و فقر را برداشتند
- Onlar fıkhı ve nahvı terk etmişlerdir ama mahvolmayı ve yokluğu ihtiyar etmişlerdir.
-
تا نقوش هشت جنت تافته ست ** لوح دلشان را پذیرا یافته ست
- Sekiz cennetin nakışları parladıkça onların gönül levhine vurur, orada tecelli eder.