-
کس نیابد بر دل ایشان ظفر ** بر صدف آید ضرر نی بر گهر
- Kimse onların gönlüne galip gelmez. Sedefe zarar gelir, inciye değil.
-
گر چه نحو و فقه را بگذاشتند ** لیک محو و فقر را برداشتند
- Onlar fıkhı ve nahvı terk etmişlerdir ama mahvolmayı ve yokluğu ihtiyar etmişlerdir.
-
تا نقوش هشت جنت تافته ست ** لوح دلشان را پذیرا یافته ست
- Sekiz cennetin nakışları parladıkça onların gönül levhine vurur, orada tecelli eder.
-
برترند از عرش و کرسی و خلا ** ساکنان مقعد صدق خدا
- Tanrı’nın doğruluk makamında oturanların, orasını yurt edinenlerin derecesi; arştan da yücedir, kürsüden de, boşluktan da!
-
پرسیدن پیغامبر علیه السلام مر زید را امروز چونی و چون برخاستی و جواب گفتن او که اصبحت مومنا یا رسول الله
- Peygamber Aleyhisselâm’ın, Zeyd’e “Bugün nasılsın, nasıl kalktın?” diye sorması, onun da “Mümin olarak ey Tanrı elçisi diye cevap vermesi
-
گفت پیغمبر صباحی زید را ** کیف اصبحت ای رفیق با صفا 3500
- Peygamber bir sabah Zeyd’e “ Ey temiz ve sâf arkadaş, sabahı nasıl ettin? Diye sordu.
-
گفت عبدا مومنا باز اوش گفت ** کو نشان از باغ ایمان گر شگفت
- Zeyd: “ Mümin bir kul olarak” deyince “ İman bağın yeşermiş, çiçekler açmışsa nişanesi nerede?” dedi.
-
گفت تشنه بودهام من روزها ** شب نخفته ستم ز عشق و سوزها
- Zeyd dedi ki: “ Gündüzleri susuz geçirdim, geceleri aşktan, yanıp yakılmadan uyumadım.
-
تا ز روز و شب گذر کردم چنان ** که از اسپر بگذرد نوک سنان
- Mızrak kalkandan nasıl geçerse ben de gündüzlerden, gecelerden öyle geçtim. (onlar beni tutamadıkları gibi onlardan bana bir şey de bulaşmadı.)
-
که از آن سو جملهی ملت یکی ست ** صد هزاران سال و یک ساعت یکی ست
- Ondan dolayı bence bütün şeraitler, bütün dinler birdir. Bence yüz binlerce yılla bir saat aynı.
-
هست ازل را و ابد را اتحاد ** عقل را ره نیست آن سو ز افتقاد 3505
- Ezelle ebed birleşti. Fakat akıl, kabiliyetsizliğinden buraya yol bulamaz.”