-
لب ببند و غور دریایی نگر ** بحر را حق کرد محکوم بشر
- Dudağını yum, denizin dibine bak. Tanrı, denizi, insana mahkûm etmiştir.
-
همچو چشمهی سلسبیل و زنجبیل ** هست در حکم بهشتی جلیل
- Nitekim Selsebîl ve Zencebîl ırmakları da Tanrı’nın cennete koyduğu kulların hükmü altındadır.
-
چار جوی جنت اندر حکم ماست ** این نه زور ما ز فرمان خداست 3560
- Cennetin dört ırmağı bizim hükmümüzdedir. Fakat bu gücümüzden, kuvvetimizden değil...Tanrı emriyle böyledir.
-
هر کجا خواهیم داریمش روان ** همچو سحر اندر مراد ساحران
- Bu ırmaklar, büyücülerin hükümlerine uyan büyüler gibi bizim hükmümüzdedir; onları nereye istersek oraya akıtırız.
-
همچو این دو چشمهی چشم روان ** هست در حکم دل و فرمان جان
- Bu akıp duran ve gönlün hükmü altında, canın fermanına tâbi bulunan iki göz çeşmesi gibi...
-
گر بخواهد رفت سوی زهر و مار ** ور بخواهد رفت سوی اعتبار
- Gönül dilerse gözler; zehrin, yılanların bulunduğu tarafa gider; gönül dilerse baktığı şeylerden ibret alır.
-
گر بخواهد سوی محسوسات رفت ** ور بخواهد سوی ملبوسات رفت
- Gönül dilerse görülen şeylere bakar; gönül dilerse örtülü , gizli şeylere akar.
-
گر بخواهد سوی کلیات راند ** ور بخواهد حبس جزویات ماند 3565
- Gönül dilerse, gözleri külliyat tarafına sevk eder; gönül dilerse cüziyatta hapseyler.
-
همچنین هر پنج حس چون نایزه ** بر مراد و امر دل شد جایزه
- Bu beş duygu da ( çeşmelerdeki lüleler, nasıl çeşmeye tâbi ise) aynı tarzda gönle tâbidir. Onun muradınca ve onun emrine göre iş görür.
-
هر طرف که دل اشارت کردشان ** میرود هر پنج حس دامن کشان
- Gönül ne tarafı işaret ederse beş duygu da eteklerini toplayıp o tarafa gider.