-
ناطقه چون فاضح آمد عیب را ** میدراند پردههای غیب را
- Söz söylemek kabiliyeti ayıbı açar; gayb perdelerini yırtar.
-
غیب مطلوب حق آمد چند گاه ** این دهلزن را بران بر بند راه 3610
- Tanrı, nice yerlerde gaybı ister. Şu davulcuyu sür, yolu kapa.
-
تک مران در کش عنان مستور به ** هر کس از پندار خود مسرور به
- Atını hızlı sürme, yuları çek. Sırların gizli kalması, herkesin gizli zannından mesrur olması daha iyi.
-
حق همیخواهد که نومیدان او ** زین عبادت هم نگردانند رو
- Hak kendisinden ümit kesenlerin de bu ibadetten yüz çevirmemelerini istemektedir;
-
هم به اومیدی مشرف میشوند ** چند روزی در رکابش میدوند
- Onlar da bir ümide kapılsınlar, birkaç gün o ümidin maiyetinde koşup dursunlar;
-
خواهد آن رحمت بتابد بر همه ** بر بد و نیک از عموم مرحمه
- Tanrı’nın merhameti herkese şâmil olduğundan diler ki o rahmet, herkesi aydınlatsın.
-
حق همیخواهد که هر میر و اسیر ** با رجا و خوف باشند و حذیر 3615
- Her bey, her esir, ümit ve korkuyla Tanrı’dan çekinsin.
-
این رجا و خوف در پرده بود ** تا پس این پرده پرورده شود
- Bu ümit ve korku: herkes bu perdenin ardında beslenip yetişsin diye perde ardına girmiştir.
-
چون دریدی پرده کو خوف و رجا ** غیب را شد کر و فری بر ملا
- Ümit ve korku perdesini yırttın mı... Gayb, bütün şâşâasıyla ortaya çıkar.
-
بر لب جو برد ظنی یک فتا ** که سلیمان است ماهیگیر ما
- Bir genç dere kıyısında balık tutan birisini görüp, “Bu balıkçı Süleyman olmalı” diye zanna düştü.