-
کرد با وی شاه آن کاری که گفت ** خلق حیران مانده ز ان مکر نهفت
- Padişah, vezire, vezir ne dediyse yaptı. Halk, bu gizli ve hakikati meçhul hileden dolayı şaşırıp kaldı.
-
راند او را جانب نصرانیان ** کرد در دعوت شروع او بعد از آن
- Onu Hıristiyanların oturdukları tarafa sürdü. Vezir de ondan sonra halkı davete başladı.
-
قبول کردن نصارا مکر وزیر را
- Hıristiyanların vezirin hilesine inanmaları
-
صد هزاران مرد ترسا سوی او ** اندک اندک جمع شد در کوی او
- Yüz binlerce Hıristiyan, azar azar onun etrafına toplandı.
-
او بیان میکرد با ایشان به راز ** سر انگلیون و زنار و نماز
- O, onlara gizlice İncil’in, zünnarın ve namazın sırrını anlatmaktaydı.
-
او به ظاهر واعظ احکام بود ** لیک در باطن صفیر و دام بود 365
- Görünüşte din hükümlerini anlatıyordu; fakat bu anlatış, hakikatte onları avlamak için ıslık ve tuzaktı.
-
بهر این بعضی صحابه از رسول ** ملتمس بودند مکر نفس غول
- Bunun için (gizli hileyi anlamak müşkül olduğundan) bazı Eshab, Peygamber’den, azgın ve hilekâr nefsin hilesini sorarlar;
-
کاو چه آمیزد ز اغراض نهان ** در عبادتها و در اخلاص جان
- “ Nefis, ibadetlere ve candan gelen ihlâsa gizli garezlerden ne karıştırır?” derlerdi.
-
فضل طاعت را نجستندی از او ** عیب ظاهر را بجستندی که کو
- Peygamber’den ibadetin faziletini ve sevabını arayıp sormazlar; ”Apaçık ayıp hangisidir?” diye kötü huyları sorarlardı.
-
مو به مو و ذره ذره مکر نفس ** میشناسیدند چون گل از کرفس
- Gülü, kerevizden fark edercesine kıldan kıla, zerreden zerreye nefis hilesini tanır, bilirlerdi.
-
موشکافان صحابه هم در آن ** وعظ ایشان خیره گشتندی به جان 370
- Eshab’ın kılı kırk yaranları, umumiyetle o vaiz ve beyana hayran olurlardı.
-
متابعت نصارا وزیر را
- Hıristiyanların vezire uymaları