English    Türkçe    فارسی   

1
370-379

  • موشکافان صحابه هم در آن ** وعظ ایشان خیره گشتندی به جان‌‌ 370
  • Eshab’ın kılı kırk yaranları, umumiyetle o vaiz ve beyana hayran olurlardı.
  • متابعت نصارا وزیر را
  • Hıristiyanların vezire uymaları
  • دل بدو دادند ترسایان تمام ** خود چه باشد قوت تقلید عام‌‌
  • Hıristiyanlar tamamıyla ona gönül verdiler. Zaten avamın taklidinin kuvveti ne olabilir ki?
  • در درون سینه مهرش کاشتند ** نایب عیساش می‌‌پنداشتند
  • Kalplerinin içine onun muhabbetini ektiler, onu İsa’nın halifesi sandılar.
  • او به سر دجال یک چشم لعین ** ای خدا فریادرس نعم المعین‌‌
  • O ise hakikatte tek gözlü melun Deccâl’dı. Ey Tanrı, feryadımıza yetiş; sen ne güzel yardımcısın!
  • صد هزاران دام و دانه ست ای خدا ** ما چو مرغان حریص بی‌‌نوا
  • Ey Tanrı, yüz binlerce tuzak ve yem var, bizler de yemsiz kalmış halis kuşlar gibiyiz.
  • دم‌‌به‌‌دم ما بسته‌‌ی دام نویم ** هر یکی گر باز و سیمرغی شویم‌‌ 375
  • Her an yeni bir tuzağa tutuluyoruz, istersek her birimiz, birer doğan ve simurg olalım.
  • می‌‌رهانی هر دمی ما را و باز ** سوی دامی می‌‌رویم ای بی‌‌نیاز
  • Sen bizi her zaman tuzaktan kurtarmaktasın. Ey gani ve müstağnî Tanrı, biz yine bir tuzağa doğru gitmekteyiz!
  • ما در این انبار گندم می‌‌کنیم ** گندم جمع آمده گم می‌‌کنیم‌‌
  • Biz bu ambarda buğday biriktirmede, toplanan buğdayı yine kaybetmekteyiz.
  • می‌‌نیندیشیم آخر ما به هوش ** کین خلل در گندم است از مکر موش‌‌
  • Biz, bu vahşi mahlûklar topluluğu, düşünmüyoruz ki buğdayın noksanlaşması farenin hilesindendir.
  • موش تا انبار ما حفره زده ست ** وز فنش انبار ما ویران شده ست‌‌
  • Fare, ambarımızı deldikçe, hilesinden ambar harap olmuştur.