-
گفت نان در رسم و عادت دادهاید ** دست از بهر خدا نگشادهاید
- Ömer dedi ki: “ Siz, âdet olduğu için yoksullara ekmek verdiniz, Tanrı için eli açık olmadınız.
-
بهر فخر و بهر بوش و بهر ناز ** نه از برای ترس و تقوی و نیاز
- Öğünmek, görünmek, nazlanmak için cömertlik etmektesiniz; korkudan. Tanrı’dan çekinmeden, ona niyaz etme yüzünden değil!”
-
مال تخم است و به هر شوره منه ** تیغ را در دست هر ره زن مده
- Mal tohumdur, her çorak yere ekmek; kılıcı her yol vurucunun eline verme!
-
اهل دین را باز دان از اهل کین ** همنشین حق بجو با او نشین
- Din ehlini kin ehlinden ayırt et; Hakla oturanı ara, onunla otur!
-
هر کسی بر قوم خود ایثار کرد ** کاغه پندارد که او خود کار کرد 3720
- Herkes, kendi kavmine ( meşrebine uygun kimselere) cömertlik gösterip mal, mülk verir, Nâdan kişi de bu suretle bir iş yaptım sanır.
-
خدو انداختن خصم در روی امیر المؤمنین علی علیه السلام و انداختن علی شمشیر را از دست
- Düşmanın, Ali –Keremallahu vechehunun yüzü- ne tükermesi üzerine Emîr-ül Müminîn Ali’nin elinden kılıcı atması
-
از علی آموز اخلاص عمل ** شیر حق را دان مطهر از دغل
- İbadetteki ihlâsı Ali’den öğren, Tanrı aslanını hilelerden arınmış bil.
-
در غزا بر پهلوانی دست یافت ** زود شمشیری بر آورد و شتافت
- Savaşta bir yiğiti atletti, hemen kılıcını çekip üstüne saldırdı.
-
او خدو انداخت در روی علی ** افتخار هر نبی و هر ولی
- O, her peygamberin, her velînin öğündüğü Ali’nin yüzüne tükürdü.
-
آن خدو زد بر رخی که روی ماه ** سجده آرد پیش او در سجدهگاه
- Bir yüze tükürdü ki ay, secde yerinde o yüze secde eder.
-
در زمان انداخت شمشیر آن علی ** کرد او اندر غزایش کاهلی 3725
- Ali, derhal kılıcı elinden attı, onunla savaşmadan vazgeçti.