-
یا تو واگو آن چه عقلت یافته ست ** یا بگویم آن چه بر من تافته ست
- Ya sen akılına geleni söyle, ya ben gönlüme doğanı söyleyeyim.
-
از تو بر من تافت چون داری نهان ** میفشانی نور چون مه بیزبان
- Bu sır, senden parladı, bana vurdu; nasıl gizleyebilirim? Ay gibi, söylemeden nur saçmakta.
-
لیک اگر در گفت آید قرص ماه ** شب روان را زودتر آرد به راه 3760
- Fakat ayın kursu, söze gelirse gece yol alanları hemencecik yola sokar.
-
از غلط ایمن شوند و از ذهول ** بانگ مه غالب شود بر بانگ غول
- Yanlış yola gitmekten de emin olurlar, yoldan çıkmadan da. Ayın sesi, gulyabani sesinden üstün olur.
-
ماه بیگفتن چو باشد رهنما ** چون بگوید شد ضیا اندر ضیا
- Ay, söylemeksizin yol gösterirse, söyleyince ne yapmaz, dünyayı ışığa boğar!
-
چون تو بابی آن مدینهی علم را ** چون شعاعی آفتاب حلم را
- Madem ki sen ilim şehrine kapısın, mademki sen hilim güneşine şûlesin;
-
باز باش ای باب بر جویای باب ** تا رسد از تو قشور اندر لباب
- Ey kapı, kapı arayanlara açıl ki kabuklar içlensin (zâhir ehli, hakikate erişsin)!
-
باز باش ای باب رحمت تا ابد ** بارگاه ما له کفوا أحد 3765
- Ey rahmet kapısı, ey eşi, naziri olmayan Tanrı dergâhı, ebede kadar açık kal!”
-
هر هوا و ذرهای خود منظری است ** ناگشاده کی گود کانجا دری است
- Her istek, her zerre bir penceredir, fakat kör gönül nasıl olur da “Orada bir kapı vardır” der.
-
تا بنگشاید دری را ديدبان ** در درون هرگیز نجنبك این گمان
- Gözcü, bir kapı açmadıkça gönle, orada kapı olmak ihtimali bile gelmez.