-
گفت من تیغ از پی حق میزنم ** بندهی حقم نه مأمور تنم
- Ali dedi ki: “Ben kılıcı Tanrı için vuruyorum. Tanrı kuluyum ten memuru değil!
-
شیر حقم نیستم شیر هوا ** فعل من بر دین من باشد گوا
- Tanrı aslanıyım heva heves aslanı değil... İşim, dinime şahittir.
-
ما رمیت إذ رمیتم در حراب ** من چو تیغم و آن زننده آفتاب
- Ben “Attığın zaman sen atmadın, Tanrı attı” sırrına mazharım. Ben kılıç gibiyim, vuran o güneştir.
-
رخت خود را من ز ره برداشتم ** غیر حق را من عدم انگاشتم 3790
- Ben; pılımı pırtımı yoldan kaldırdım; Tanrıdan gayrısını yok bildim.
-
سایهام من کدخدایم آفتاب ** حاجبم من نیستم او را حجاب
- Bir gölgeyim sahibim güneş... Ona hacibim hicap değil.
-
من چو تیغم پر گهرهای وصال ** زنده گردانم نه کشته در قتال
- Kılıç gibi vuslat incileriyle doluyum; savaşta diriltirim, öldürmem.
-
خون نپوشد گوهر تیغ مرا ** باد از جا کی برد میغ مرا
- Kılıcımın gevherini kan örtmez. Rüzgâr nasıl olur da bulutumu yerinden teprendirebilir?
-
که نیم کوهم ز حلم و صبر و داد ** کوه را کی در رباید تند باد
- Saman çöpü değil; hilim, sabır ve adalet dağıyım. Kasırga dağı kımıldatabilir mi?
-
آن که از بادی رود از جا خسی است ** ز آن که باد ناموافق خود بسی است 3795
- Bir rüzgârla yerinden kımıldanıp kopan bir çöpten ibarettir. Çünkü muhalif esen nice rüzgârlar var!
-
باد خشم و باد شهوت باد آز ** برد او را که نبود اهل نماز
- Hışım, şehvet ve hırs rüzgârı, namaz ehli olmayan kişiyi silip süpürür.