بخل من لله عطا لله و بس ** جمله للهام نیم من آن کس3805
Benim sakınmam da ancak Tanrı içindir. Vermem de... Tamamı ile Tanrınınım, başkasının değil.
و آن چه لله میکنم تقلید نیست ** نیست تخییل و گمان جز دید نیست
Tanrı için ne yapıyorsam bu yapışım, taklit değildir; hayale kapılarak, şüpheye düşerek de değil. Yaptığımı, işlediğimi, ancak görerek yapıyor, görerek işliyorum.
ز اجتهاد و از تحری رستهام ** آستین بر دامن حق بستهام
Hüküm çıkarmadan arayıp taramadan kurtuldum. Elimle Tanrı eteğine yapıştım.
گر همیپرم همیبینم مطار ** ور همیگردم همیبینم مدار
Uçarsam uçtuğum yeri görmekteyim, dönersem döndüğüm yeri.
ور کشم باری بدانم تا کجا ** ماهم و خورشید پیشم پیشوا
Bir yük taşıyorsam nereye götüreceğimi biliyorum. Ben ayım, önümde güneş, kılavuzuyum.
بیش از این با خلق گفتن روی نیست ** بحر را گنجایی اندر جوی نیست3810
Halka bundan fazla söylemeye imkân yok; denizin ırmağa sığması mümkün değildir.
پست میگویم به اندازهی عقول ** عیب نبود این بود کار رسول
Akılların alacağı kadar aşağı mertebeden söylemekteyim. Bu, ayıp değil, Peygamberin işidir.
از غرض حرم گواهی حر شنو ** که گواهی بندگان نه ارزد دو جو
Garezden hürüm ben; hür olan kişinin şahadetini duy. Kul, köle olanların şahadetleri iki arpa tanesine bil değmez!
در شریعت مر گواهی بنده را ** نیست قدری وقت دعوی و قضا
Şeriatte dâva ve hükümde kulum şahitliğinin kıymeti yoktur.
گر هزاران بنده باشندت گواه ** بر نسنجد شرع ایشان را به کاه
Senin aleyhinde binlerce köle şahadet etse şeriat onların şahadetlerini bir saman çöpüne bile almaz.