-
در چهی افتاد کان را غور نیست ** و آن گناه اوست جبر و جور نیست
- Öyle bir kuyuya düşmüştür ki bu kuyu, onun kendi suçudur. Ona cebir değildir, cevir de değil!
-
در چهی انداخت او خود را که من ** در خور قعرش نمییابم رسن
- Kendisini kendisi, öyle bir kuyuya atmıştır ki ben o kuyunun dibine varacak ip bulamıyorum.
-
بس کنم گر این سخن افزون شود ** خود جگر چه بود که خارا خون شود 3820
- Artık yeter... Eğer bu sözü uzatırsam ciğer ne oluyor? Mermer bile kan kesilir.
-
این جگرها خون نشد نز سختی است ** غفلت و مشغولی و بد بختی است
- Bu ciğerlerin kan olmaması katılıktan, şaşkınlıktan, dünya ile uğraşmadan ve talihsizliktendir.
-
خون شود روزی که خونش سود نیست ** خون شو آن وقتی که خون مردود نیست
- Bir gün kan kesilir ama bu kan kesilmesinin o gün faydası yok. Kan kesilme işe yararken kan kesil!
-
چون گواهی بندگان مقبول نیست ** عدل او باشد که بندهی غول نیست
- Mademki kulların kölelerin, şahadeti makbul değildir, tam adalet sahibi, o kişiye derler ki gulyabani kölesi olmasın.
-
گشت ارسلناک شاهد در نذر ** ز آن که بود از کون او حر ابن حر
- Kur’an’da peygambere “Biz seni şahit olarak gönderdik” denmiştir. Çünkü o, varlıktan hür oğlu hürdür.
-
چون که حرم خشم کی بندد مرا ** نیست اینجا جز صفات حق در آ 3825
- Ben, mademki hürüm; hiddet beni nasıl bağlar, kendisine nasıl kul eder? Burada Tanrı sıfatlarından başka sıfat yoktur, beri gel!
-
اندر آ کازاد کردت فضل حق ** ز آن که رحمت داشت بر خشمش سبق
- Beri gel ki Tanrı’nın ihsanı seni azat etsin. Çünkü onun rahmeti gazabından üstün ve arıktır.
-
اندر آ اکنون که رستی از خطر ** سنگ بودی کیمیا کردت گهر
- Beri gel ki şimdi tehlikeden kurtuldun, kaçtın kimya seni cevher haline soktu.