-
میکشد استارگان را یک به یک ** تا که نفروزد چراغی از فلک
- Onları, felekte bir çırağ parlamasın diye, birer birer söndürmekte.
-
گر هزاران دام باشد در قدم ** چون تو با مایی نباشد هیچ غم
- Bir adımda binlerce tuzak olsa, sen bizimle oldukça hiç gam yok!
-
هر شبی از دام تن ارواح را ** میرهانی میکنی الواح را
- Her gece ten tuzağından ruhları kurtarmakta, tahtaları sökmektesin.
-
میرهند ارواح هر شب زین قفس ** فارغان، نه حاکم و محکوم کس
- Ruhlar, her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hâkimi, ne de mahkûmu olmayarak feragate ulaşırlar.
-
شب ز زندان بیخبر زندانیان ** شب ز دولت بیخبر سلطانیان 390
- Geceleyin zindandakilerin zindandan haberleri yoktur, sultana mensup davetliler, geceleyin devletten haberdar değildirler.
-
نه غم و اندیشهی سود و زیان ** نه خیال این فلان و آن فلان
- Ne gam var, ne kâr ve ne zarar düşüncesi. Ne bu filân kadının hayali, ne o filân erkeğin kuruntusu!
-
حال عارف این بود بیخواب هم ** گفت ایزد هم رقود زین مرم
- Arifin hali, uyanıkken de budur, Tanrı ”onlar uykudadırlar” dedi, bunu inkâr etme.
-
خفته از احوال دنیا روز و شب ** چون قلم در پنجهی تقلیب رب
- Onlar, gece gündüz dünya ahvalinden uykudadırlar; Rabb’in elinde evirip çevirdiği kalem gibidirler.
-
آن که او پنجه نبیند در رقم ** فعل پندارد به جنبش از قلم
- Yazı esnasında eli görmeyen kimse, kalemin hareketini, kalemden sanır.
-
شمهای زین حال عارف وانمود ** خلق را هم خواب حسی در ربود 395
- Tanrı, arifin bu halinden halka pek az bir miktarını gösterdi; halkı ise hisse mensup uyku kapladı (gaflete dalıp arifi anlamadılar).