English    Türkçe    فارسی   

1
3866-3875

  • جنگ پیغمبر مدار صلح شد ** صلح این آخر زمان ز آن جنگ بد
  • Peygamberin savaşı sulha sebep oldu. Bu âhir zamandaki sulh o savaş yüzündendir.
  • صد هزاران سر برید آن دلستان ** تا امان یابد سر اهل جهان‌‌
  • O gönüller alan sevgili ( Peygamber), âlemdekilerin başları aman bulsun diye yüz binlerce baş kesti.
  • باغبان ز آن می‌‌برد شاخ مضر ** تا بیابد نخل قامتها و بر
  • Bahçıvan, fidan yücelsin, meyve versin diye muzır dalları budar.
  • می‌‌کند از باغ دانا آن حشیش ** تا نماید باغ و میوه خرمیش‌‌
  • Sanatını bilen bahçıvan, bahçe ve meyve gelişsin diye bahçedeki otları yolar.
  • می‌‌کند دندان بد را آن طبیب ** تا رهد از درد و بیماری حبیب‌‌ 3870
  • Sevgilinin ağrıdan, hastalıktan kurtulması için hekim, çürük dişi çekip çıkarır.
  • بس زیادتها درون نقصهاست ** مر شهیدان را حیات اندر فناست‌‌
  • Noksanlarda nice fazlalıklar var. Şehitlere hayat yokluktadır.
  • چون بریده گشت حلق رزق خوار ** یرزقون فرحین شد گوار
  • Rızk yiyen boğaz kesildi mi “Onlar Rablerinden rızıklanır, ferahlarlar” nimeti hazmedilir.
  • حلق حیوان چون بریده شد به عدل ** حلق انسان رست و افزون گشت فضل‌‌
  • Hayvanın boğazı kesilince insanın boğazı gelişir. O hayvan, insan vücuduna girer, insan olur, fazileti artar.
  • حلق انسان چون ببرد هین ببین ** تا چه زاید کن قیاس آن بر این‌‌
  • İnsanın boğazı kesilirse ne olur, fazileti ne dereceye varır? Artık agâh ol da onu bununla mukayese et.
  • حلق ثالث زاید و تیمار او ** شربت حق باشد و انوار او 3875
  • Öyle bir üçüncü boğaz doğar ki o, Tanrı şerbetiyle, Tanrı nurlarıyla beslenir, gelişir.