-
باز رو سوی علی و خونیاش ** و آن کرم با خونی و افزونیاش
- Tekrar Ali ve katilinin hikâyesine dön; katiline fazlasıyla gösterdiği kerem ve mürüvveti anlat.
-
گفت دشمن را همی بینم به چشم ** روز و شب بر وی ندارم هیچ خشم 3925
- Ali dedi ki: “Ben düşmanımı gözümle görmekte, gece gündüz ona bakıp durmaktayım. Böyle olduğu halde hiç kızmıyorum.
-
ز آنکه مرگم همچو من خوش آمده ست ** مرگ من در بعث چنگ اندر زده ست
- Çünkü ölümüm, bana can gibi hoş geliyor; dirilmemle âdeta bir.
-
مرگ بیمرگی بود ما را حلال ** برگ بیبرگی بود ما را نوال
- Ölümsüzlük ölümü bize helâl olmuştur; azıksızlık azığı, bize rızk ve nimettir.
-
ظاهرش مرگ و به باطن زندگی ** ظاهرش ابتر نهان پایندگی
- Ölümün görünüşü ölüm, iç yüzü diriliktir; ölümün görünüşte sonu yoktur, hakikatte ise ebedîliktir.
-
در رحم زادن جنین را رفتن است ** در جهان او را ز نو بشکفتن است
- Çocuğun rahimden, doğması bir göçmedir; fakatta cihanda ona yeni baştan bir hayat var.
-
چون مرا سوی اجل عشق و هواست ** نهی لا تلقوا بأيدیکم مراست 3930
- Ecele doğru meylimiz, ecele aşkımız olduğundan “Nefislerinizi elinizle tehlikeye atmayın” nehyi asıl bizedir.
-
ز آنکه نهی از دانهی شیرین بود ** تلخ را خود نهی حاجت کی شود
- Çünkü nehiy, tatlı şeyden olur, acı için nehye zaten hacet yok ki.
-
دانهای که تلخ باشد مغز و پوست ** تلخی و مکروهیاش خود نهی اوست
- Bir şeyin içi de acı olur dışı da acı olursa onun acılığı kötülüğü esasen nehiydir.
-
دانهی مردن مرا شیرین شده ست ** بل هم احیاء پی من آمده ست
- Bana da ölüm tatlıdır. “Onlar ölmemişlerdir, Rablerinin huzurunda diridirler” âyeti benim içindir.