-
رفته در صحرای بیچون جانشان ** روحشان آسوده و ابدانشان
- Onların canı: sırrına akıl almaz sahraya gitti. Ruhları da istirahatte, bedenleri de.
-
وز صفیری باز دام اندر کشی ** جمله را در داد و در داور کشی
- Sonra tekrar bir ıslıkla onları tuzağa çeker, hepsini teklif kaydine düşürürsün.
-
فالق الإصباح اسرافیلوار ** جمله را در صورت آرد ز ان دیار
- Sabahı zuhura getiren, İsrafil gibi, herkesi o diyardan suret âlemine getirir;
-
روحهای منبسط را تن کند ** هر تنی را باز آبستن کند
- Yayılmış ruhları cisim yapar, her cismi de tekrar gebe bırakır.
-
اسب جانها را کند عاری ز زین ** سر النوم اخ الموت است این 400
- Can atlarını eğersiz kor; bu, “uyku ölümün kardeşidir” sırrıdır.
-
لیک بهر آن که روز آیند باز ** بر نهد بر پایشان بند دراز
- Fakat gündüzün geri gelmeleri için ayaklarını uzun bir bağla bağlar.
-
تا که روزش واکشد ز ان مرغزار ** وز چراگاه آردش در زیر بار
- Ta ki o çayırdan, onu geri çeke ve otlaktan yine yük altına getire.
-
کاش چون اصحاب کهف این روح را ** حفظ کردی یا چو کشتی نوح را
- Keşki Eshâb-ı Kehf gibi yahut Nuh’un gemisi gibi bu ruhu koruyaydı.
-
تا از این طوفان بیداری و هوش ** وارهیدی این ضمیر چشم و گوش
- Da bu fikir, bu göz ve kulak; şu uyanıklık ve akıl tufanından kurtulaydı.
-
ای بسی اصحاب کهف اندر جهان ** پهلوی تو پیش تو هست این زمان 405
- Dünyada nice Eshab-ı Kehf vardır ki bu zamanda senin yanı başında ve önündedir.