کوزه بودش آب مینامد به دست ** آب را چون یافت خود کوزه شکست
Birisinin ibriği varmış, fakat suyu elde edememiş. Suyu bulunca da ibrik kırılmış!
شه طبیبان جمع کرد از چپ و راست ** گفت جان هر دو در دست شماست
Padişah sağdan, soldan hekimler topladı. Dedi ki: “İkimizin hayatı da sizin elinizdedir.
جان من سهل است جان جانم اوست ** دردمند و خستهام درمانم اوست
Benim hayatım bir şey değil, asıl canımın canı odur. Ben dertliyim, hastayım dermanım o.
هر که درمان کرد مر جان مرا ** برد گنج و در و مرجان مرا45
Kim benim canıma derman ederse benim hazinemi, incimi ve mercanımı (atiye ve ihsanımı) o aldı (demektir).”
جمله گفتندش که جانبازی کنیم ** فهم گرد آریم و انبازی کنیم
Hepsi birden dediler ki: “Canımızı feda edelim. Beraberce düşünüp beraberce tedavi edelim.
هر یکی از ما مسیح عالمی است ** هر الم را در کف ما مرهمی است
Bizim her birimiz bir âlem Mesih’idir, elimizde her hastalığa bir ilâç vardır.”
گر خدا خواهد نگفتند از بطر ** پس خدا بنمودشان عجز بشر
Kibirlerinden Allah isterse (inşaallah) demediler. Allah da onlara insanların acizliğini gösterdi.
ترک استثنا مرادم قسوتی است ** نی همین گفتن که عارض حالتی است
”İnşaallah” sözünü terk ettiklerini söylemeden maksadım, insanların yürek katılığını ve mağrurluğunu söylemektir. Yoksa ârızî bir halet olan inşaallah’ı söylemeyi unuttuklarını anlatmak değildir.
ای بسا ناورده استثنا به گفت ** جان او با جان استثناست جفت50
Hey gidi nice inşaallah’ı diliyle söylemeyen vardır ki canı “inşaallah” la eş olmuştur.
هر چه کردند از علاج و از دوا ** گشت رنج افزون و حاجت ناروا
İlâç ve tedavi nev’inden her ne yapıldıysa hastalık arttı, maksat da hâsıl olmadı.