-
اندر این وادی مرو بیاین دلیل ** لا أحب الآفلین گو چون خلیل
- Bu yolda bu delil olmaksızın yürüme, Halil gibi “Ben batanları sevmem ” de!
-
رو ز سایه آفتابی را بیاب ** دامن شه شمس تبریزی بتاب
- Yürü, gölgeden bir güneş bul. Şah Şems-i Tebrîzî’nin eteğine yapış!
-
ره ندانی جانب این سور و عرس ** از ضیاء الحق حسام الدین بپرس
- Bu düğün ve gelinin bulunduğu yerin yolunu bilmezsen Hak ziyası Hüsameddin’den sor!
-
ور حسد گیرد ترا در ره گلو ** در حسد ابلیس را باشد غلو
- Haset, yolda gırtlağına sarılırsa... bil ki İblis’in tuğyanı hasettedir.
-
کاو ز آدم ننگ دارد از حسد ** با سعادت جنگ دارد از حسد 430
- Çünkü o, haset yüzünden Âdem’den arlanır... Kutlulukla haset yüzünden savaşır.
-
ای خنک آن کش حسد همراه نیست ** عقبهای زین صعبتر در راه نیست
- Yolda bundan daha güç geçit yoktur. Ne kutludur o kişi ki yoldaşı, haset değildir.
-
این جسد خانهی حسد آمد بدان ** از حسد آلوده باشد خاندان
- Bu beden, haset evi olagelmiştir. Soy sop hasetten bulaşık bir hale düşer.
-
گر جسد خانهی حسد باشد و لیک ** آن جسد را پاک کرد الله نیک
- Ten haset evidir ama Tanrı, o teni tertemiz etmiş, arıtmıştır.
-
طهرا بيتي بیان پاکی است ** گنج نور است ار طلسمش خاکی است
- “Evimi temizleyin” “ayeti” beden temizliğini bildirir. Bedenin tılsımı toprağa mensupsa da hakikatte nur definesidir.
-
چون کنی بر بیجسد مکر و حسد ** ز آن حسد دل را سیاهیها رسد 435
- Sen (hakikatte) teni olmayana hile ve haset edersen o hasetten gönül kararır.