English    Türkçe    فارسی   

1
451-460

  • برق اگر نوری نماید در نظر ** لیک هست از خاصیت دزد بصر
  • Yıldırım, bakışta saf bir nurdan ibaret görünür; (fakat) göz nurunu çalmak (gözü kamaştırmak) onun hassasıdır.
  • هر که جز آگاه و صاحب ذوق بود ** گفت او در گردن او طوق بود
  • Vezirin sözleri, uyanık ve zevk sahibi olanlardan başkaları için bir boyun halkasıydı (onun sözlerini kabul etmişler, ona uymuşlardı).
  • مدت شش سال در هجران شاه ** شد وزیر اتباع عیسی را پناه‌‌
  • Vezir, padişahtan altı ay ayrı kaldı, bu müddet zarfında İsa’ya uyanlara penah oldu.
  • دین و دل را کل بدو بسپرد خلق ** پیش امر و حکم او می‌‌مرد خلق‌‌
  • Halk, umumiyetle dinini de, gönlünü de ona ısmarladı. Onun emir ve hükmü önünde herkes, can feda ediyordu.
  • پیغام شاه پنهان با وزیر
  • Padişahın vezire gizlice haber göndermesi
  • در میان شاه و او پیغامها ** شاه را پنهان بدو آرامها 455
  • Padişahla onun arasında haber gidip geliyordu. Padişah, ona gizlice vahitlerde bulunuyordu.
  • پیش او بنوشت شه کای مقبلم ** وقت آمد زود فارغ کن دلم‌‌
  • Padişah “Ey devletli vezirim, vakit geldi, kalbini gamdan tez kurtar” diye mektup yazdı.
  • گفت اینک اندر آن کارم شها ** کافکنم در دین عیسی فتنه‌‌ها
  • Vezir de “Padişahım; işte şimdicik İsa dinine fitneler salma işindeyim” diye cevap verdi.
  • بیان دوازده سبط از نصارا
  • Hıristiyanların on iki kısmı
  • قوم عیسی را بد اندر دار و گیر ** حاکمانشان ده امیر و دو امیر
  • Hükümetleri zamanında, İsa kavminin on iki emiri vardır.
  • هر فریقی مر امیری را تبع ** بنده گشته میر خود را از طمع‌‌
  • Her fırka bir emire tâbiydi; kendi beyine tamah yüzünden kul olmuştu.
  • این ده و این دو امیر و قومشان ** گشته بند آن وزیر بدنشان‌‌ 460
  • Bu on iki emirler kavimleri, o kötü vezire bağlanmışlardı.