-
برق اگر نوری نماید در نظر ** لیک هست از خاصیت دزد بصر
- Yıldırım, bakışta saf bir nurdan ibaret görünür; (fakat) göz nurunu çalmak (gözü kamaştırmak) onun hassasıdır.
-
هر که جز آگاه و صاحب ذوق بود ** گفت او در گردن او طوق بود
- Vezirin sözleri, uyanık ve zevk sahibi olanlardan başkaları için bir boyun halkasıydı (onun sözlerini kabul etmişler, ona uymuşlardı).
-
مدت شش سال در هجران شاه ** شد وزیر اتباع عیسی را پناه
- Vezir, padişahtan altı ay ayrı kaldı, bu müddet zarfında İsa’ya uyanlara penah oldu.
-
دین و دل را کل بدو بسپرد خلق ** پیش امر و حکم او میمرد خلق
- Halk, umumiyetle dinini de, gönlünü de ona ısmarladı. Onun emir ve hükmü önünde herkes, can feda ediyordu.
-
پیغام شاه پنهان با وزیر
- Padişahın vezire gizlice haber göndermesi
-
در میان شاه و او پیغامها ** شاه را پنهان بدو آرامها 455
- Padişahla onun arasında haber gidip geliyordu. Padişah, ona gizlice vahitlerde bulunuyordu.
-
پیش او بنوشت شه کای مقبلم ** وقت آمد زود فارغ کن دلم
- Padişah “Ey devletli vezirim, vakit geldi, kalbini gamdan tez kurtar” diye mektup yazdı.
-
گفت اینک اندر آن کارم شها ** کافکنم در دین عیسی فتنهها
- Vezir de “Padişahım; işte şimdicik İsa dinine fitneler salma işindeyim” diye cevap verdi.
-
بیان دوازده سبط از نصارا
- Hıristiyanların on iki kısmı
-
قوم عیسی را بد اندر دار و گیر ** حاکمانشان ده امیر و دو امیر
- Hükümetleri zamanında, İsa kavminin on iki emiri vardır.
-
هر فریقی مر امیری را تبع ** بنده گشته میر خود را از طمع
- Her fırka bir emire tâbiydi; kendi beyine tamah yüzünden kul olmuştu.
-
این ده و این دو امیر و قومشان ** گشته بند آن وزیر بدنشان 460
- Bu on iki emirler kavimleri, o kötü vezire bağlanmışlardı.