آن میسر نبود اندر عاقبت ** نام او باشد معسر عاقبت
O zevk, sonunda da önünde olduğu gibi kolay ve hoş görünmez; nihayette adı güç olur, güçlenmiş bir hale gelir.
تو معسر از میسر باز دان ** عاقبت بنگر جمال این و آن
Sen güçleştirilmişle, kolaylaştırılmışı, birbirinden ayırt et; bunun yüzünü de sonuna nazaran gör, onun yüzünü de sonuna nazaran.”
در یکی گفته که استادی طلب ** عاقبت بینی نیابی در حسب490
Bir tomarda da; “Bir üstat ara. Akıbeti görme hassasını nesepte (şunun bunun soyundan gelmiş olmakta ve bununla öğünende) bulamazsın.
عاقبت دیدند هر گون ملتی ** لاجرم گشتند اسیر زلتی
Her çeşit din sâlikleri üstat aramaksızın, peygamberlere tâbi olmaksızın işlerin akıbetlerini gördüler, kendi akıllarınca netice hakkında istidlâllerde bulundular da bu yüzden hata ve dalâlete düştüler.
عاقبت دیدن نباشد دستباف ** ور نه کی بودی ز دینها اختلاف
Akıbet görme; elle dokunmuş, örülmüş değildir. Böyle olsaydı dinlerde nasıl ayrılık olurdu?” demişti.
در یکی گفته که استا هم تویی ** ز انکه استا را شناسا هم تویی
Bir tanesinde demişti ki: “Usta da sensin; çünkü ustayı da sen tanırsın.
مرد باش و سخرهی مردان مشو ** رو سر خود گیر و سر گردان مشو
Er ol, erlerin maskarası olma; kendi başının çaresine bak sersemleşme.”
در یکی گفته که این جمله یکی است ** هر که او دو بیند احول مردکی است495
Bir diğerinde; “Bunların hepsi birdir. İki gören kimse şaşı adamcağızdır” demiş.
در یکی گفته که صد یک چون بود ** این کی اندیشد مگر مجنون بود
Bir tomarda da; “Yüz, nasıl bir olur, bunu kim düşünür, meğerki deli olsun!
هر یکی قولی است ضد همدگر ** چون یکی باشد یکی زهر و شکر
Bunların her biri, öbürünün zıddıdır. Gayrı zehirle şeker nice bir olur?