-
پنبهی آن گوش سر گوش سر است ** تا نگردد این کر آن باطن کر است
- O gizli kulağın pamuğu, baş kulağıdır, bu kulak sağır olmadıkça o can kulağı sağırdır.
-
بیحس و بیگوش و بیفکرت شوید ** تا خطاب ارجعی را بشنوید
- Hissiz, kulaksız, fikirsiz olur ki “İrciî - Tanrına geri dön” hitabını işitesiniz.
-
تا به گفتوگوی بیداری دری ** تو ز گفت خواب بویی کی بری
- Sen uyanıklık dedikodusunda oldukça uyku sohbetinden nasıl olur da bir koku alabilirsin!
-
سیر بیرونی است قول و فعل ما ** سیر باطن هست بالای سما 570
- Bizim sözümüz işimiz, hariçte yürümektedir. Bâtınî yürümek ise gökler üzerinde olur.
-
حس خشکی دید کز خشکی بزاد ** عیسی جان پای بر دریا نهاد
- Cisim, kuruluğu (bu âlemi) gördü, çünkü kuruluktan (bu âlemden) doğdu; can İsa’sı, ayağını denize attı.
-
سیر جسم خشک بر خشکی فتاد ** سیر جان پا در دل دریا نهاد
- Kuru cismin yürümesi, kuruya düştü, ama canın yürümesine gelince: Ayağını denizin ta ortasına bastı.
-
چون که عمر اندر ره خشکی گذشت ** گاه کوه و گاه صحرا گاه دشت
- Ömür kuruluk yolunda; gâh dağ, gâh deniz, gâh ova aşarak geçip gittikten sonra...
-
آب حیوان از کجا خواهی تو یافت ** موج دریا را کجا خواهی شکافت
- Abıhayatı, nerede bulacaksın; deniz dalgalarını nerede yaracaksın?
-
موج خاکی وهم و فهم و فکر ماست ** موج آبی محو و سکر است و فناست 575
- Kara dalgası, bizim kuruntularımız, anlayışımız ve fikrimizdir. Deniz dalgası ise kendinden geçiş, sarhoşluk ve yokluktur.
-
تا در این سکری از آن سکری تو دور ** تا از این مستی از آن جامی تو دور
- Sen bu sarhoşlukta oldukça o sarhoşluktan uzaksın. Bundan sarhoş oldukça o kadehten nefret eder durursun.