-
لذت هستی نمودی نیست را ** عاشق خود کرده بودی نیست را
- Yoksa varlık lezzetini gösterdin. Yok olanı kendine âşık eylemiştin!
-
لذت انعام خود را وامگیر ** نقل و باده و جام خود را وامگیر
- O in’am ve ihsanın lezzetini... Mezeyi, şarabı ve kadehi esirgeme!
-
ور بگیری کیت جستجو کند ** نقش با نقاش چون نیرو کند
- Esirgersen kim arayıp tarıyabilir? Nakış nakkaşla nasıl mücadele eder?
-
منگر اندر ما، مکن در ما نظر ** اندر اکرام و سخای خود نگر
- Bize, bizim ef’alimize bakma; kendi ikramına, kendi cömertliğine bak!
-
ما نبودیم و تقاضامان نبود ** لطف تو ناگفتهی ما میشنود 610
- Biz yoktuk, mücadelemiz de yoktu. Senin lütfun bizim söylenmemiş sırlarımızı da işitiyordu.
-
نقش باشد پیش نقاش و قلم ** عاجز و بسته چو کودک در شکم
- Nakış, nakkaşın ve kaleminin huzurunda ama karnındaki çocuk gibi âciz ve eli bağlıdır.
-
پیش قدرت خلق جمله بارگه ** عاجزان چون پیش سوزن کارگه
- Kudret huzurunda bütün âlem mahlûkları, iğne önünde gergef gibi âcizdir.
-
گاه نقشش دیو و گه آدم کند ** گاه نقشش شادی و گه غم کند
- Kudret gergefe bazen şeytan resmi, bazen insan resmi işler; gâh neşe, gâh keder nakşeder.
-
دست نه تا دست جنباند به دفع ** نطق نه تا دم زند در ضر و نفع
- Gergefin eli yok ki onu def’ için kımıldatsın; dili yok ki fayda, zarar hususunda ses çıkarsın.
-
تو ز قرآن باز خوان تفسیر بیت ** گفت ایزد ما رميت إذ رمیت 615
- Sen beytin tefsirini Kur’an’dan oku Tanrı “Attığın zaman sen atmadın” dedi.